| Varlığını, Zaman ve uzay dışında sürdürmesi için tasarlanmış bir gemi. | Open Subtitles | إنها سفينة مُصممة بحيث توجد خارج الزمان والمكان |
| Bir Zaman Lordu olarak, ki tekimdir tüm Zaman ve uzay boyunca izimi sürebilirler. | Open Subtitles | وبما أنني سيد زمن فرائحتي مميزة ويمكنهم تعقبي عبر الزمان والمكان كله |
| İşin aslı Zaman ve uzay boyunca buraya kadar sürüklenip acı çekerek ölmek gerçekten berbat bir şey. | Open Subtitles | حقيقه اننا جميعا مقيدون هنا من خلال الزمان والمكان بعد ذلك نعاني ونموت |
| Ve zamanla, Zaman ve uzay bunun sayesinde birleştiler. | TED | إذا .. ان الوقت .. الوقت والفضاء قد ضُغطا بسبب هذه التكنولوجيا |
| Fizik yasalarınıza aykırı bir şekilde Zaman ve uzay içinde madde nakleder. | Open Subtitles | إنّها تكسر كل قوانينكم الفيزيائية لتنقل أيّ شيئ عبر الوقت والفضاء. |
| Bu yarık! Zaman ve uzay, parçalara ayrılacak. | Open Subtitles | الزمان والفراغ يتمزقان ! |
| Zaman ve uzay rahatsiz edecegiz. Bizim bütün tarihini degidtirmek gerekir. | Open Subtitles | إذا غيرت نسيج الزمان والمكان سيتغير تاريخنا كله |
| Zaman ve uzay bizi ayırdı. | Open Subtitles | وافترقنا في الزمان والمكان ولكني قطعت تلك المسافة التي تفصلنا |
| Şu mesaj bütün Zaman ve uzay boyunca yayınlanıyor. | Open Subtitles | هذه الرسالة إنها تبث عبر كل الزمان والمكان |
| Tüm Zaman ve uzay üzerinde hâkimiyet kuracagiz. | Open Subtitles | سنمتلك الزمان والمكان كافة |
| Zaman ve uzay ben cihazı patlatana kadar, yoktu. | Open Subtitles | الوقت والفضاء لم يتواجدا إلى أن إنفجرت اللوحة |
| Sevgi, Zaman ve uzay boyutlarını aşabüenu. ...ve algılayabileceğimiz tek şeydir. | Open Subtitles | الحب هو الشيء الوحيد الذي يُمكننا من أدراك تجاوز أبعاد الوقت والفضاء. |
| Zaman ve uzay yok oldu. | Open Subtitles | الوقت والفضاء إختفيا. |
| Zaman ve uzay, parçalara ayrılacak. | Open Subtitles | الزمان والفراغ يتمزقان ! |