| Benim aklıma hemen, kızına zarar vermeye çalışan birisi olarak geliyorsunuz. | Open Subtitles | يمكنني فقط أن أتخيل ما الذي ستفعله لشخص حاول إيذاء إبنتك. |
| Yani bana bu şekilde zarar vermeye devam edemezsin. Anlaştık mı? | Open Subtitles | أنت لا تذهب على إيذاء لي مثل هذا، أنت تعرف. |
| Kısa bir süre sonra evleneceğiz Robert ile. Bu aşk bana zarar vermeye başladı. | Open Subtitles | مباشرة بعد ُزوّاجنَا، روبرت بَدأَ إيذائي عندما مارسنَا الجنس. |
| Ölmem gerekiyor yoksa insanlara zarar vermeye devam edeceğim. Lütfen. | Open Subtitles | يجب أن أموت و إلا سأواصل أذية الآخرين، أرجوكِ |
| Yardımcı öğrenci ilginç bir video yapmaya çalışıyormuş birine zarar vermeye değil. | Open Subtitles | الطالب المساعد كان يحاول ان يحصل على فيديو شهير و ليس ايذاء احد |
| Benim uğruma, öğretmenlere zarar vermeye devam etmene müsaade edemem. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أترككِ تستمرّين بإيذاء المعلمين، لأجلي |
| Bana zarar vermeye çalışmıyordu ama... | Open Subtitles | , لم يكن يحاول أذيتي أو ما شابه . . لكنك تعلم |
| Almanya'nın başıboş kruvazörleri, İngiltere'nin savaş gücüne zarar vermeye başlamıştı. | Open Subtitles | كانت سفن ألمانيا المارقة تلك قد بدأت في إيذاء المجهود الحربي البريطاني |
| Eğer oradaki insanlara zarar vermeye başlarsan, kimse sana yardım edemez. | Open Subtitles | لكن لن يستطيع أحد مساعدتك إن بدأت فى إيذاء من فى المنزل |
| zarar vermeye o kadar odaklanmışsın ki, kendine zarar veriyorsun. | Open Subtitles | أنت تحاول بشدة إيذاء الناس , و لكن كل ما تفعله هو إيذاء نفسك فحسب |
| Bu oyunda, önceden zarar görmüş insanlar, birbirlerini daha fazla zarar vermeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | وهي لعبة يحاول أناس مصابون فيها إيذاء بعضهم بعضاً أكثر |
| Kardeşinin kocama zarar vermeye çalıştığından eminim. | Open Subtitles | انا متأكدة بأن شبح شقيقك تحاول إيذاء زوجي |
| Ben o noktada şükrediyordum çünkü Hartigan onların bana zarar vermeye çalışmasını durdurmuştu. | Open Subtitles | في تلك اللحظة كنت مدينا له لأن هارتيجان هو الذي أوقفهما من محاولة إيذائي |
| Hayır. Bilinçaltı bana zarar vermeye çalışıyor. | Open Subtitles | لا، أعتقد عقله الباطن يُحاولُ إيذائي. |
| Uyuşturucu satmaya ve daha fazla insana zarar vermeye devam edecek. | Open Subtitles | سيعود مباشرةَ لبيع المخدرات أذية الناس |
| Dinle, birileri hazırladığı haber yüzünden Henry'e zarar vermeye çalışıyorsa notlarını okumam gerek. | Open Subtitles | انظري اذا كان حقا هناك شخص يريد ايذاء هنري بسبب قصة هو في صدد كتابتها |
| Veya zarar vermeye gelen bir insana kayıtsız kaldın mı? | Open Subtitles | أَو من خلال التراخي سمحت لأحد بإيذاء الأخرين؟ |
| İnsanlar ne yapabildiğimi öğrendiğinde benden korkup bana zarar vermeye çalıştılar. | Open Subtitles | كلما عرف الناس حقيقتي، يخافون مني ويحاولون أذيتي. |
| Lanet olsun, Eisner yine mi bu şirkete zarar vermeye çalışıyor? | Open Subtitles | اللعنة إيسنر يحاول أن يؤذي هذه الشركة مرة آخرى. |
| Senin bir suçun yok ama yine de sana zarar vermeye çalışacak. | Open Subtitles | إنها ليست غلطتك أنت لم تفعلي شيئاً لكنها ستحاول إيذاءك مجدداً هل تفهمين؟ |
| Ve şu anda bize anlattığından sana yine zarar vermeye çalışmışlar gibi görünüyor. | Open Subtitles | ومن ما كنت تقول لنا الآن، يبدو أنهم حاولوا أن يصب عليك مرة أخرى. |
| Birilerinin bize zarar vermeye çalıştığını bilmeli. | Open Subtitles | يجب أن يعرف أن أحداً يحاول أن يؤذينا |
| O zaman Tanrılar bizi korumuş ve bize zarar vermeye kalkanlara sırtlarını dönmüşler. | Open Subtitles | -إذن فقد فضلتنا الآلهة وأنقلبت على من يرغبون في إيذائنا أخبرني بشأن (سبارتاكوس).. |
| Annene zarar vermeye kalkıştı. Onu durdurmak zorundaydım. | Open Subtitles | و حاول إيذائها و اضطررتُ لردعه |
| İlgisi olmayanlara zarar vermeye niyetimiz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أيّ نية لإيذاء الناس أيّ أحد يُساعد أو يُرحب |
| Korktuğunu biliyorum, ama buraya sana zarar vermeye gelmedik. | Open Subtitles | نعلم أنكى خائفه , لكننا لسنا هنا لإيذائك |
| Buraya sana zarar vermeye gelmedim. | Open Subtitles | لست هنا لأذيتكِ |