| Zayıflığının tehdit oluşturduğundan emin olduğum kadar, onların da Salem'a tehdit oluşturduğuna eminim. | Open Subtitles | ومتأكد من أن ضعفك يشكل خطراً كذلك |
| Korkunun kokusunu alabiliyor, ve Zayıflığının. | Open Subtitles | إنه يشتمّ خوفك ضعفك |
| Ona yem olarak, büyük, ağız sulandırıcı McDermott davasını verdin, değil mi? Böylece gerçek Zayıflığının peşinden gelmeyecekti. - Evet. | Open Subtitles | (أعطيتها قضية (مكدورمت كطعم كبير دسم , صحيح؟ كي لا تجد نقطة ضعفك الحقيقية؟ |
| Zayıflığının maliyetini kabullenmeni duymak istiyorum. | Open Subtitles | أود سماعك تقر بعواقب ضعفك |
| Zayıflığının kokusunu öteki âlemden alabiliyorum. | Open Subtitles | أشم ضعفك من مسافة بعيدة. |