| Çünkü zeki biri ve bu da birçok arkadaşının şehirden kaçmasına sebep olabilir. | Open Subtitles | هذا لأنه رجل ذكي ويعرف أنك تحتاج إلى العديد من المعارف لتدير المدينة |
| Önce onu başımdan savmıştım ama belli ki zeki biri. | Open Subtitles | انا نبذته في بادئ الامر لكن من الواضح انه ذكي |
| Çok zeki biri... ..ama bazı konularda çok aptalca davranıyor. | Open Subtitles | إنّه شاب ذكي, لكنّ يُمكنه أن يكون غبيًّا بشأن بعض الأمور. |
| zeki biri. Komik biri. Harika bir poposu var. | Open Subtitles | إنها ذكية, مرحة لديها, مؤخرة رائعة, و جسد جميل كما أعتقد؟ |
| Çünkü senin kadar zeki biri artık hiçbir kadının seni cinsel açıdan uygun bir aday olarak görmeyeceğini bilirdi. | Open Subtitles | لأنَ شخصاً ذكياً مثلكَ، يعلمُ بأنهُ يستحيلُ أن تشتهيكَ أي إمرأة جنسيّاً، بعدما رأتكَ بذلكَ الشكل. |
| - İnan, hata yapmadın. - Senin gibi zeki biri bana yardım edebilir. | Open Subtitles | .انت لن تندم , صدقنى - .أستطيع الاستفادة من شخص ذكى مثلك - |
| El Camino'daki şu ateşli adam bayağı zeki biri gibi gözüküyor. | Open Subtitles | الرجل الجذاب الذى يقود السيارة الكامينو يبدو ذكيا |
| Benimle konuşmak zorunda olmadığını bilecek kadar zeki biri mi? | Open Subtitles | هل هو ذكي بما يكفي لمعرفة أنه غير مضطر للحديث ؟ |
| Fakat aslında, ben kendimi... duyarlı ve, zeki biri olarak görüyorum... fakat bir soytarının ruhuna sahip her zaman beni bunları yıkmaya zorlayan... hem de en hayati anlarda. | Open Subtitles | لكن في الواقع, أعتبر نفسي أنسان حسّاس و ذكي و لكن بروح المُهرج |
| Hayran olduğum mucit zengin biri değil, ya da ünlü biri ya da çok zeki biri değil. | Open Subtitles | المخترع الذي أحترمه ليس رجلاً ثرياً، ولا هو مشهور ولا حتى ذكي. |
| zeki biri olmam gerekiyordu, belki bir bilim adamı. | Open Subtitles | حسناً؟ كان من المفترض أن تحدث لشخص ذكي شخص عالم أو شخص قائد |
| - zeki biri. - Onu, sizleri içeri soksun diye çıkarttım, sizinle gelsin diye değil. | Open Subtitles | ـ إنه ذكي ـ أخرجته ليدخلكم أنتم لا ليرافقكم |
| Sen çok güzelsin, hayatım. Bunu anlayacak kadar zeki biri o. | Open Subtitles | أنت شديدة الجمال يا عزيزتي، هو ذكي كفاية ليقدّر ذلك |
| - Elena bunları planlayacak kadar zeki biri değil. | Open Subtitles | إلينا ليست ذكية بما فيه الكفاية لان تخترع هذا. |
| Bu kadar yargılayıcı olma. Hukuk okuyor. Çok zeki biri. | Open Subtitles | كف عن الحكم تدرس قانون العمل، إنها فتاة ذكية |
| zeki biri olduğun belli. | Open Subtitles | . . حسناً ، أنتِ أنتِ من الواضح أنكِ ذكية |
| Çok zeki biri olmalı bir MBA'i olacak kadar zeki. | Open Subtitles | .. لابدّ أن يكون شخصاً ذكياً جداً شخص ذكي بما يكفي للحصول على شهادة إدارة أعمال |
| Biliyor musun, Sterling gibi zeki biri sana kesinlikle çok güveniyor, değil mi? | Open Subtitles | أتعلم بالنسبه لرجل ذكى مثل "ستيرلنج"، لابد وانه يثق بك، أليس كذلك ؟ |
| Pek zeki biri sayılmazsınız, öyle değil mi, Bay Smith? | Open Subtitles | لست ذكيا بما فيه الكفاية اليس كذلك يا سيد "سميث"؟ |
| Çünkü senin dediğini yapacak adam çok zeki biri olmalı. | Open Subtitles | لأن الرجل الذي يستطيع فعل شيئاً كهذا لابد أن يكون رجلاً ذكياً |
| Senin kadar zeki biri nasıl olurda barda çalışır? | Open Subtitles | كيف لشخصٍ ذكيٍ مثلكِ أن يعمل كساقٍ في حانةٍ ؟ |
| Çok zeki biri tamam ama tamamen dengesiz biri. | Open Subtitles | ، فهو عبقريّ . كما أنّه غير مستقرٍ أيضاً |
| Bu kız hiçbir zaman büyük resmi görecek kadar zeki biri olamadı. | Open Subtitles | الفتاه ليس ذكيه بما فيه الكفايه لترى الصوره كامله |
| Bu adam sırf eğlencesine birileriyle kılıç savaşı yapıyor. zeki biri olduğunu kimse söylemedi. | Open Subtitles | يقاتل الرجل حاملي السيف للمرح لم يقل أحد أنّه ذكيّ |
| Tatlım, onu arayıp Fred'in ne kadar zeki biri olduğunu söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | عزيزي ، أريدك أن تتصل به و تقول له ، كم (فريد) هو عبقري. |
| Peki parayı bir araya getirecek kadar zeki biri? | Open Subtitles | -ماذا عن عقل ماكر كفاية لحشدها؟ |
| Bak, Haskell kendisine bu listeyle gideceğimizi bilecek kadar zeki biri. | Open Subtitles | النظرة، حزقيل ذكيُ بما فيه الكفاية للمعْرِفة بأنّنا كُنّا نَذْهبُ للمَجيء فيه بهذه القائمةِ. |