| zevkin takdire değer hayatım. Ama daha pratik bir arabaya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | أنت صاحب ذوق رفيع يا حبيبي و لكننا بحاجة لشيء أكثر عملانية |
| Medenileşememiş bir zevkin ürünü. Yoksa savunacak mısın? | Open Subtitles | هذا يمثل ذوق غير حضارى هل أنت بصدد الدفاع عنه؟ |
| Bak, benimle beraber olmak istemedin, yani açıkçası kötü bir erkek zevkin var. | Open Subtitles | انظري لم ترغبي بأن تكوني معي .. اذا .. انتي عندك ذوق راقي في الرجال |
| Paris'teki yazdan sonra damak zevkin çok gelişmiş. | Open Subtitles | حسناً لاشك في أن ذوقك نما جراء صيف أمضيته في باريس |
| Dex çalışıyor, sen geliyorsun. Lütfen! Müzik zevkin benden daha güzel. | Open Subtitles | هو يعمل, أنت قادمة, أرجوك تمتلكين ذوقاً أفضل مني بكثير |
| Senin erkek zevkin çok iyi ya ondan mı bu fikrini ciddiye alayım? | Open Subtitles | وهل عليَ أن اهتمَ برأيكِ لأن ذوقكِ في الرجال جيدٌ جداً؟ |
| Acı riski olmadan zevkin, neşenin ya da aşkın imkanı olmaz. | Open Subtitles | يمكن ألا يكون هناك السرور أو الفرح أو الحب |
| Senin her zaman berbat bir erkek zevkin vardı. | Open Subtitles | دائماً كَانَ عِنْدَكَ ذوق مُحزن في الرجالِ. |
| Kıfayet zevkin çok kötü ve sonu iyi bitmeyen ilaç testinde çalışıyorsun. | Open Subtitles | لديه ذوق سيئ في الملابس , وعمل فاشل بإختبار الأدوية |
| Muhteşem bir müzik zevkin var ama arkadaş seçmeyi bilmiyorsun. | Open Subtitles | لديك ذوق متميز فى الموسيقى و ذوق سئ جداً فى الأصدقاء |
| Ama el havlusu konusunda zevkin hiç gelişmemiş, değil mi? | Open Subtitles | أنت ببساطة عندك ذوق سيئ في مناشف اليدوية,أليس كذالك؟ |
| Yemek zevkin bile 40 yaşındakiler gibi. | Open Subtitles | حتى ذوقك بالطعام مثل ذوق شخص في الأربعينات |
| Sanırım, bu benim için çok genç, ...ama sanırım mükemmel zevkin var. | Open Subtitles | أظن إنه صغير للغاية عليّ، لكنني أظن لديكِ ذوق رائع. |
| İç dekorasyon konusundaki zevkin ise pek gelişmemiş. | Open Subtitles | ومع هذا لم يتحسن ذوقك في التصميمات الداخلية |
| Asker olmak iyi bir zevkin olamayacağı anlamına gelmez. | Open Subtitles | أن تكون جندياً لا يعني أن لا يكون لديك ذوقك جيد |
| Zekisin. Yolculuk yapmışsın. Mükemmel bir müzik zevkin var. | Open Subtitles | أنتِ ذكيّه، و لقد سافرتِ، و لديكِ ذوقاً رائعاً في الموسيقى |
| Her gün öğle yemeği olarak bunları isterdin ben de damak zevkin pek değişmemiştir diye düşündüm. | Open Subtitles | انهُ ما أعتدتِ على أكلهِ كل يوم لذا لا أعتقد ان ذوقكِ قد تغير كثراً |
| Misyonerlik günlerimde öğrendiğim bir şey varsa o da zevkin yanında ağır bir bedelle geldiğidir. | Open Subtitles | إن كان عملي كمبشر قد علمني شيئًا فقد علمني بأن السرور عادة ما يكون بثمن باهظ |
| Benim seçimlerimde karar kıldığımızı biliyorum ama görünüşe göre senin de bayağı iyi bir zevkin varmış. | Open Subtitles | اسمع، أعرف أنّي قلتُ أنّنا سنشتري ما اخترتُه أنا، لكن اتّضح أنّ لك ذوقًا جيّدًا |
| Evet. Ve erkekler konusunda berbat bir zevkin olduğu kesin. | Open Subtitles | أجل، من الواضح أن لديكِ ذوقٌ سيء في الرجال |
| Cinsel zevkin, düzgün bir kadına yasak olduğunu düşünecek şekilde yetiştirildim. | Open Subtitles | أنا اردت رؤية النشوة الجنسية كخطيئة إمرأة محترمة. |
| Sen bunu Lucie için yapmıyorsun. Kendi zevkin için yapıyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تقوم بهذا من اجل لوسي وإنما لإشباع متعتك الخاصة |
| İyi bir zevkin var... güzellikten anlayan bir güzel. | Open Subtitles | عِنْدَكَ طعمُ جيدُ... a جمال الذي يَعْرفُ جمالاً. |
| Vuruşların, doğaçlamaların ve müzik zevkin. | Open Subtitles | وضعيتك، تجميلك وذوقك |
| Belki bu arkadaşımız her seferinde bir centilmenlik örneği gösterip senin zevkin için daha uzun dayanmaya çalışmıştır. | Open Subtitles | ربما كان رجلاً محترماً, ربما كان يريد إطالة جماعه لأجلك لمتعتك |