| En güçlü olanlarsa bu büyük ziyafetten faydalanmanın yollarını iyi biliyor. | Open Subtitles | وأعظم الصيادين فيهم جميعاً ابتكر طريقة رائعة لحصد هذه الوليمة العظيمة |
| ziyafetten ve yaz baskınları hakkında konuştuktan sonra. | Open Subtitles | و بعد ذلك سنأكل الوليمة ونتحدثعن مُداهماتالصيف. |
| ziyafetten sonra bir taşın eksik olduğunu fark etmedin sanırım. | Open Subtitles | لا أفترض أنكِ لاحظتِ غياب أحد الأحجار بعد الوليمة ... |
| Mutfağa git ve talimat ver. ziyafetten kalanlar köpeklere götürülecek. | Open Subtitles | وأمرهم بإعطاء بقايا الوليمة لمربيي الكلاب |
| Benimki burada! Ve ziyafetten önce hepimiz | Open Subtitles | لدي واحدة و قبل الوليمة علينا كلنا أن |
| Son olarak, sanığın karısı Sansa Stark'ı ziyafetten kaçırırken görülmüştü. | Open Subtitles | (وكان قد اختطف (سانسا ستارك زوجة المتهم بعيدا عن الوليمة |
| Bu gece, ziyafetten sonra. | Open Subtitles | الليلة , بعد الوليمة |
| Savaşı sonlandırdıkları için tanrılara şükretmek amacıyla Kral Joffrey, ziyafetten artan yemeklerin şehrin fakirlerine verilmesine hükmetmiştir. | Open Subtitles | لنشكر الآلهة على انتهاء الحرب أخيرًا وقد أقر الملك (جوفري) بأن بقايا الطعام من الوليمة ستُعطى لفقراء المدينة |
| ziyafetten önce. | Open Subtitles | أحضر الوليمة |