| Onun seni baykuş festivalini yapman için zorladığını duydum. | Open Subtitles | حتى أني سـمعت أنه كان يضغط عليك لتقبل بوظيفة |
| Bekâretini ona vermesi için zorladığını söylüyorlar. | Open Subtitles | الإشاعة تقول أنه يضغط عليها ليأخد عذريتها منها. |
| Babamın beni zorladığını düşündüğünü biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك تظن أن أبي يضغط علي |
| Sana Jake'in onu kendisiyle evlenmek için nasıl zorladığını anlattı mı? | Open Subtitles | هل أخبرتك عن تلك القصة عن أن جايك أجبرها على الزواج منه |
| Şimdiye kadar hep, Lex'in onu evlenmeye zorladığını düşünmüştüm, ama artık zorladığını düşünmüyorum. | Open Subtitles | طيلة الوقت وأنا أظن أن ليكس هو ...من أجبرها على الزواج به والآن أعتقد أنه لم يفعل |
| Fyers'ın Yao Fei'den ne istediğini ve kendisine yardım etmeye nasıl zorladığını bildiğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنّك علمتِ ما يريده (فايرز) من يو في) , وكيف كان يجبره على مساعدته) |
| Geri dönen adamlarım Arayıcı'nın onları, silahlarını kuşanıp, birbirleriyle ölümüne dövüşmeye zorladığını anlattı. | Open Subtitles | رجالي الذين عادوا اخبروني ان الباحث اجبرهم علي حمل اسلحتهم ومقاتلة بعضهم حتي الموت. |
| Durum kontrolüm altındaydı. Prometheus'un onu bunu yapmaya zorladığını söyledi. | Open Subtitles | كنت أسيطر على الوضع، أخبرتني أن (بروميثيوس) أجبرها لفعل ذلك. |
| Belki de onu zorladığını düşünüyordur. Bilmiyorum. | Open Subtitles | قد تظن أنك أنت من أجبرها |
| Gary'nin onu gitmek için zorladığını biliyordum. | Open Subtitles | لقد عرفت أن (جاري) أجبرها على الرحيل |
| Aynı zamanda da Malcolm Merlyn'in onu zorladığını da söyledi. | Open Subtitles | قالت أيضًا أنّ (مالكون ميرلن) أجبرها. |
| Fyers'ın Yao Fei'den ne istediğini ve kendisine yardım etmeye nasıl zorladığını bildiğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنّك علمتِ ما يريده (فايرز) من (يو في)، وكيف كان يجبره على مساعدته. |
| Buradaki yazılanlardan katilin onları yazmaya zorladığını anlıyoruz. | Open Subtitles | نستطيع ان نقول ان هذا كان فى الرسائل التى اجبرهم على كتابتها |