| Artık hiçbir erkeği memnun etmek zorunda değilim. Hayvanlar dışında. | TED | ليس عليّ أن أُرضي الرجال بعد الآن سأٌرضي الحيوانات فقط. |
| O zaman bu berbat sıcaklığa daha fazla katlanmak zorunda değilim. | Open Subtitles | ليس علي أن أتحمل هذه الحرارة الرهيبة أكتر من ذلك |
| Parayı sağlamak zorunda değilim, çünkü artık sen bana hiçbir şey yapamazsın. | Open Subtitles | لست مضطرة للحصول عليه لأنه لا يمكنك فعل شيء لي بعد الآن |
| Bu da benim tesellim madam. Bakmak zorunda değilim. Siz de öyle. | Open Subtitles | هذا هو عزائي، أنا لست مضطراً على أن أنظر إليه ولكنكِ مضطرة. |
| Buraya gelmek için 4 tane sınır geçmek zorunda değilim. | TED | لست بحاجة إلى عبور أربعة حدود لكي أصل إلى هنا. |
| Eve gitmek zorunda değilim, ama buradan gitmek zorundayım değil mi? | Open Subtitles | لا يجب أن أذهب للمنزل ولكن يجب أن أخرج من هنا |
| Problemlerini çözmek zorunda değilim. Kendin çöz. | Open Subtitles | أنا لست مضطرا ان احلها بدلا منك ينبغي ان تحلها بنفسك |
| Onunla yatmak zorunda değilim, sadece politik nedenlerden dolayı yanında olacağım. | Open Subtitles | .. ليس عليّ أن أنام معه فقط أبقى معه لهذه الأسباب |
| Bir bok yapmak zorunda değilim! Ağzımı bozduğum için üzgünüm. | Open Subtitles | ليس عليّ فعل شيء معذرةً على ما صدر من فمّي |
| Video aramalarında, yaşlı görünmek zorunda değilim. | TED | في مكالمات الفيديو، ليس عليّ أن أتقدم بالعمر أبدًا. |
| Sana hiçbir halt söylemek zorunda değilim. Alay etmiyorum. | Open Subtitles | .حسنا, لا تسخر مني .ليس علي أن أخبرك بأي شيء |
| Sana domuz demek zorunda değilim çünkü zaten ne olduğunu biliyorsun | Open Subtitles | أنا ليس علي أن أدعوك خنزير لأنك تَعْرفُ ذلك |
| Kıyıya dönmenizi görüşmedik, bir şey yapmak zorunda değilim. | Open Subtitles | عودتك للشاطيء لم يكن جزء من المفاوضة لذا ليس علي أن أعيدك |
| Bunlar benim insanlarım. Şu an evimdeyim. Kontes'i oynamak zorunda değilim. | Open Subtitles | هؤلاء هم ناسي ، انا في وطني الآن لست مضطرة إلى لعب دور الكونتيسة |
| Sana hesap vermek zorunda değilim Carrie. Yap gitsin. | Open Subtitles | لست مضطرة لشرح لك شيء لك فقط افعلي ما امرتكِ به |
| Ona düzgün bir şekilde baktığın sürece almak zorunda değilim. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى أخده منك، بما أنك قد سلمتني إياه. |
| Sen hikayeni anlat. Sorularına cevap vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | قم براوية قصتك ، لست مضطراً للإجابة على أسئلتك |
| Benim devam eden bir işim var. Risk almak zorunda değilim. | Open Subtitles | ولكن انا لدى عملى ويزداد لست بحاجة الى فرصة |
| İşimi yapmak zorunda değilim, çünkü başka birisi benim yerime yapar. | Open Subtitles | لست بحاجة للقيام بعملي لأن غيري سيقوم به نيابة عني. |
| Çünkü sana katılmıyorum, çünkü biz hala boşanıyoruz, ve artık beni zorlamana izin vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | لأنني أرفض و لازلنا سنتطلق و لا يجب أن أدعك تضغطين عليَّ بعد ذلك |
| Onun boktan sorularına cevap vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | انا لست مضطرا الى الاجابه على اسئلته الحقيره |
| - Bence bir daha düşünmek zorundasınız. - Bir daha düşünmek zorunda değilim. | Open Subtitles | أعتقد أنك بحاجة لوقت لإعادة التفكير - أنا لا أحتاج لإعادة التفكير - |
| Şansım var ki bu konuda senin gibi pislik bir herifin sözüne güvenmek zorunda değilim. | Open Subtitles | لحسن الحظ, لست مضطر لتصديق كلامك هذا كن كذاباً كما تشاء ..لأننا رتبنا |
| Hiç sahip olmadığım çocuğum için yas tutmak zorunda değilim. | Open Subtitles | لا يتوجب علي أن أحزن على طفلٍ لم أحظى به |
| Burada durup size ne kadar üzüldüğümü anlatmak zorunda değilim. | Open Subtitles | حسناً, لا يجب علي الوقوف هنا لأخبركم كم أنا غاضب |
| Uyuşturucu aldığımı söylemek için sana test yazmak zorunda değilim. | Open Subtitles | ليس من الضروري أن أَكْتبُ إختبارا لإخْبارك بأنّني آتعاطى المخدّراتَ. |
| Kurallara göre oynamak zorunda değilim. | Open Subtitles | لست مضطرًا للعب وفقًا للقوانين |
| Bu sokaklara kimin hükmettiğini size söylemek zorunda değilim, dedektif. | Open Subtitles | أنا لست مجبراً لأقول لك من إعتاد أن يضع قواعد الشارع التافهون فعلوا. |
| Hayatım boyunca NASA'da çalışmak zorunda değilim. Başka bir iş bulabilirim. | Open Subtitles | انصتي، لستُ بحاجة لعمل رائد الفضاء سأحصل على وظيفة أخرى |