| Bu iş bittikten sonra, bir daha görüşmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | بعد أن ينتهي هذا لن نضطر لرؤية أحدنا الآخر مجدداً. |
| Bundan sonra ikimiz de yalnız olmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | لن نضطر لأن نكون وحيدين أى منا, مرة آخرى |
| En azından düğünde o çirkin, sarı nedime elbiselerini giymek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | حسناً،على الاقل ليس علينا لِيس تلك الفساتين القبيحة، فساتين الإشبينيات الصفراء القبيحة في الزفاف. |
| Hepimiz gidiyoruz, en azından şimdi seninkine gidemediğimiz için üzülmüş gibi davranmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | وكلنا سنذهب. ولكن على الاقل الان ليس علينا ان نتظاهر بالسوء لعدم ذهابنا لحفلتك |
| Biz bunu korsan radyomuzdan insanlara yayacağız, ona suikast yapmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | نقوم بإيصال هذا إلى أصدقائنا في الإذاعة المحظورة، ولن يكون علينا اغتياله. |
| İngiltere'ye dönünce onlarla daha fazla uğraşmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | سأرتاح عندما نعود لبريطانيا ولا نضطر للقياهم مرة أخرى |
| Bir aşama sonra avlanmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | مرحلة أخرى ولن نضطر للاصطياد |
| Önümüzdeki hafta iş aramak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | اذا .. الاسبوع القادم؟ لن نكون مضطرين للبحث عن عمل |
| Üniversiteye para vermek zorunda kalmayacağız, bu kesin. | Open Subtitles | الأن نحن غير مضطرين للدفع للجامعة |
| Yarın, onun için endişelenmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | بحلول غدًا، لا داعي أن نقلق بشأنه. |
| Yarın, ilk kez bunları doğru yere koyarsan... bunu tekrar yapmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | غدا أذا وضعتهم في المكان الصحيح من أول مرة لن نضطر لفعل هذا مرة اخري |
| Ve bunun peşini bırakmazsak, onlarla konuşmak zorunda kalmayacağız ve paramız da cebimizde kalacak. | Open Subtitles | ثق بي، وحالما نلتقي، لن نضطر لمخاطبتهن، وسنذخر نقودنا |
| Artık dışarıda olup da şarap içemediğimiz garip ânları yaşamak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | الآن نحن لن نضطر ابداً لأن تحصل لنا تلك اللحظات الحرجة حيث نكون في الخارج لكن لايمكننا أن نشرب النبيذ |
| Yani, gemiden uzaklaşmak zorunda kalmayacağız. Bir kamyona bindirilip, oraya götürüleceğiz. | Open Subtitles | لن نضطر للقفز وان نسحب هناك الجرارات |
| Yani, gemiden uzaklaşmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | لن نضطر للقفز وان نسحب هناك الجرارات |
| Harika. Artık Simon'ın küçük hurda yığınıyla dolaşmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | هذا رائع, نيل الآن ليس علينا أن نتمشى000 |
| Sayıca üstün olunca ve güçlü olunca, saklanmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | لدينا الارقام ولدينا القوة ليس علينا ان نختفي |
| Sen güçlü olduğun sürece 16 yaşındaki bir çocuğu öldürmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | إذن طالما بقيتي قوية ، ليس علينا قتل فتى في السادسة عشر من عمره |
| Geceyi bu barakada geçirmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | حسناً،كل ما يمكنني فهمه هو أننا لن يكون علينا قضاء ليلة في ذلك الكوخ |
| Sınavı geçersem işle ilişkimiz arasında seçim yapmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | لن يكون علينا الاختيار بين عملنا و بيننا |
| Döndüğümde çatı katındaki giysileri giymek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | عندما أعود لن يكون علينا أبدا أن نلبس الملابس الموجودة بالعِليّة |
| Belki bir gün "Bay Stuckey" demek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | ربما سيأتي الوقت ولا نضطر للقول سيد " ستاكي " |
| Bir gün Paco bizi Amerika'ya aldıracak ve bir daha asla başkalarının pisliklerini temizlemek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | وسنسافر الى (أميركا) ولن نضطر الى خدمة الآخرين مجدّداً |
| Soruşturma yetkisi bizde kalacak. Ve N.S.A ile uğraşmak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | سوف نحافظ على الولاية القضائية خلال التحقيق، ولن نكون مضطرين لمشاركة وكالة الأمن القومي |
| Üniversiteye para vermek zorunda kalmayacağız, bu kesin. | Open Subtitles | الأن نحن غير مضطرين للدفع للجامعة |
| Yarın, onun için endişelenmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | بحلول غدًا، لا داعي أن نقلق بشأنه. |