| En azından şu Binbaşı saçmalığına devam etmek zorunda kalmayacaksınız. | Open Subtitles | على الأقل ، لن تضطر لمواجهة هذه الأشياء يا ميجور |
| En azından sen cehennem taşı geri dönmek zorunda kalmayacaksınız. | Open Subtitles | ما لا يقل عن أنك لن تضطر للذهاب إلى حجر جهنم. |
| Özetle artık hiçbiriniz sakso çekmek zorunda kalmayacaksınız. | Open Subtitles | باختصار، لن تضطر أية واحدة منكن إلى تقديم الجنس الفموي بعد الآن. |
| Ve işin en güzel tarafı, anne, baba, bundan böyle kız arkadaşım olması için Paula'ya para ödemek zorunda kalmayacaksınız. | Open Subtitles | و أفضل جزء هو أمي و أبي لن تضطروا لتدفعوا لبولا لتكون صديقتي |
| Ve daha da iyisi, orayı park alanının yanına taşıyacağız böylece ameliyathaneye girmek için o kadar merdiven çıkmak zorunda kalmayacaksınız. | Open Subtitles | وحتى أفضل ، فنحن نقوم بتشييدها في زاوية موقف السيارات وبالتالي فإنكم على مقربة من الطوارئ ولن تضطروا لصعود السلالم |
| Bir daha bunlarla uğraşmak zorunda kalmayacaksınız. | Open Subtitles | لننتهي من كل الأمور الورقية ولا تضطروا للتعامل معها ثانيةً |