| Olay yeri inceleme bazı lastik izleri bulmuş. Yolun 90 metre gerisinde. | Open Subtitles | فريق الفحص الجنائيّ وجد آثار إطارات على بعد 100 ياردة أدنى الطريق. |
| Olay yeri inceleme bazı lastik izleri bulmuş. Yolun 90 metre gerisinde. | Open Subtitles | فريق الفحص الجنائيّ وجد آثار إطارات على بعد 100 ياردة أدنى الطريق. |
| Benim elimde de bir şeyler var. Ve her yanında lastik izleri bırakmak benim için bir zevk olur. | Open Subtitles | إني مطّلع على أسرارك، و سيسعدني أن ادع آثار إطارات السيارة ظاهرة عليك |
| Motor hala sicak, ve baska lastik izi goremiyorum. | Open Subtitles | لاازل المحرك دافئاً و لا أرى أية آثار إطارات أخرى |
| Motor hala sıcak, ve başka lastik izi göremiyorum. | Open Subtitles | لاازل المحرك دافئاً و لا أرى أية آثار إطارات أخرى |
| Burada tekerlek izleri var Valeriy buradan gitmiş olmalı. | Open Subtitles | هاهي ذي آثار إطارات السيارة من حيث توجب على السيد "فاليري" الرحيل |
| lastik izleri bu izler klasik üstü açık Mercedes Benz lastiğine benziyor. | Open Subtitles | آثار إطارات آثار إطارات كتلك التي موجودة في مرسيدس مكشوفة |
| Yani ona orada vuruldu cesedi buradaki lastik izlerine kadar sürüklendi bu izler daha ufak bir arabaya ait. | Open Subtitles | إذاً فقد ضُرب هنا، وسُحبت جثته إلى هنا... حتى علامات الإنزلاق هذه، والتي هي آثار إطارات عجلات سيارة أصغر |
| Nehir yatağını taradılar ve bazı lastik izleri buldular. Aracı bulamadılar | Open Subtitles | سيدي الجنرال ، بحثوا في مجرى النهر فوجدوا آثار إطارات ، ولم يجدوا السيارة |
| Deri yüzücü onu arabaya atıp gaza basıyor. Buradaki lastik izleri ondan. | Open Subtitles | ألقاه السالخ في السيّارة وانصرف مسرعاً، توجد آثار إطارات هنا |
| lastik izleri ve sigara DNA sı eşleşmeleri.. | Open Subtitles | الحقيقه الأولى عينه من آثار إطارات السياره التي أخذناها تطابق إطارات السياره التي كانت تقودها ذلك اليوم |
| Kullandıkları yol, lastik izleri? | Open Subtitles | المسار وعدم وجود آثار إطارات على الطريقة نتيجة ضغط المكابح؟ |
| - Evet. - Orada taze lastik izleri vardı. | Open Subtitles | هناك آثار إطارات حديثة بالخلف. |
| Üzerinde lastik izi varken et satmak epey zor. | Open Subtitles | من الصعب بيع أضلاع لحم وعليها آثار إطارات |
| Olay Yeri İnceleme, çamurda taze lastik izi buldu. - Şu anda kalıbını çıkartıyorlar. | Open Subtitles | وحدة مسرح الجريمة وجدت آثار إطارات حديثة في ذلك التُراب، ويصنعون قالباً له بينما نتحدّث. |
| Sonra olay yeri incelemenin Bay Pierce'in kaçırıldığı yerde bulduğu lastik izi aklıma geldi. | Open Subtitles | فريق الفحص الجنائيّ وجد آثار إطارات للسيّارة التي خُطف فيها السيّد (بيرس). |
| Su kenarında tekerlek izleri bulduk-- | Open Subtitles | حسناً، وجدنا آثار إطارات عند مجرى البُحيرة، لذا... |
| Yeni tekerlek izleri buldum. | Open Subtitles | وجدت آثار إطارات جديدة |
| Polis az önce 90 metre ilerde taze izler buldu. | Open Subtitles | والمشتبهان رجعا وقتلاه شرطة هونولولو وجدت لتوها آثار إطارات جديدة على بعد 100 ياردة |
| Taze lastik izlerine bakılsın, belki terk edilmiş araç falan vardır çünkü adam buraya yayan gelmiş olamaz. | Open Subtitles | لنبحث عن آثار إطارات جديدة ربما مركبةٌ مهجورة لأنه مستحيل أن هذا الرجل أتى إلى هنا بالاقدام |