| Uzun süre boyunca çok yakındık Ailesi Çiftlik'e taşınana kadar. | Open Subtitles | كنا قريبين لفترة طويلة حتي نقلاه أبويه للمزرعة ثم سقطنا |
| Yetişmesinden kaynaklanıyor. Ailesi de büyük olasılıkla ahmaktır. | Open Subtitles | إنها النشئة من المحتمل أن أبويه أحمقان أيضاً. |
| Onu dışarı çıkarmamıza ailesini ikna etsek bile, boynundaki çip gizemli bir biçimde ortadan kaybolmadan önce ne kadar vaktimiz var? | Open Subtitles | حتى إذا نحن يمكن أن نقنع أبويه لدعنا نتقدّمه خارج، منذ متى قبل تلك الرقاقة في رقبته يختفي بشكل غامض؟ |
| ailesine haber vermeden önce bir buçuk sene burada yattı. | Open Subtitles | لقد قضى سنة و نصف قبل أن أخبر حتى أبويه |
| Ve sonra Connie Cardullo bana ailesinin onu bir akıl hastanesine koyduklarını söyledi. | Open Subtitles | وبعد ذلك قالت لى كوني أن أبويه قاموا بوضعة في مستشفى للامراض العقلية. |
| Burada ölemez! annesiyle babası Barbados'ta! | Open Subtitles | لا ، لا يمكن أن يموت على الأرضية أبويه في باربيدوس |
| Ailesi dün gece eve dönmediğini söylemiş. | Open Subtitles | أبويه يقولون أنه لم يرجع إلى البيت ليلة أمس |
| Ailesi yıllardır hayatı bana zehir ediyor... ama üniversiteye de çok para veriyorlar. | Open Subtitles | أبويه كانوا يجننونى، جعلوا حياتي فى بؤس لسنوات لكنهم يعطون الكثير من المال إلى الجامعة |
| Belki, Ailesi artık hayatta olmayan birinin nasıI hissettiği konusunda yazarım. | Open Subtitles | أتعرف، ربما عن كيفية شعور الإنسان عندما يفقد أبويه |
| Ailesi gerçekten gurur duyuyor olmalı ha? | Open Subtitles | لابد أن أبويه فخورين به جداً ,أليس كذلك؟ |
| Şefe de söyleyin, Ailesi artık bunun kefaletini ödeyemez. | Open Subtitles | خذه للداخل ، أخبر الرئيس أن أبويه لا يستطيعون دفع كفالته |
| Ailesi ona söylemedi ve o, kızı öldüreceğini bilmiyor. | Open Subtitles | أبويه لن يخبروه وهو لايعرف أنه سيقتل تلك الفتاه |
| Yalancı çoban şarkısının sonunda kurt gerçekten geldi kuzuları, çobanı ve çobanın ailesini yedi. | Open Subtitles | في نهاية قصة الفتى الذي ادعى وجود ذئب، يأتي الذئب فعلاً و يأكل الغنم، الطفل و أبويه |
| Fang'de bu nedenle, ailesini bulana dek basketbolu bırakmayacak. | Open Subtitles | فانج سيستمرّ بلعب كرة السلة حتى يجد أبويه. |
| Jeremy'nin küçükken ailesini kaybettiğini biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | هل تعرفين أن جيريمي فقد أبويه وهو صغير ؟ |
| ailesine mektup yazar, Potomac toplama Ordusunda yaşadıklarını anlatırdı. | Open Subtitles | كان يراسل أبويه بإنتظام ليخبرهم عن الحياة في معسكرات الجيش |
| Ertesi gün, Charlie çatıdaki deliği tamir etmeleri için ailesine yardım etti. | Open Subtitles | اليوم التالي ساعد شارلي أبويه في إصلاح الفتحة في السقف |
| Ama kardeşi Ganesha, sadece ailesinin çevesinde yürüdü. 1 kez, 2 kez, 3 kez. ve "Ben kazandım" dedi. | TED | ولكن أخيه، جانيشا ببساطة دار حول أبويه مرة، مرتين، ثلاث مرات وقال: لقد فزت |
| Joe... ailesinin orada yazlığı var. Şansa bak. | Open Subtitles | أبويه كان بمتلكان بيتا صيفيا هناك |
| Burada ölemez! annesiyle babası Barbados'ta! | Open Subtitles | لا ، لا يمكن أن يموت على الأرضية أبويه في باربيدوس |
| Hala bizimle görüşürken, gerçek Ailesiyle iletişim kurması zor olmalı. | Open Subtitles | لابد أن الأمر صعب إنه يحاول التواصل مع أبويه الحقيقيين بينما ما زال على اتصال بنا |
| Anne ve babası, Candace ve William Dayton, ile birlikte 814 Garland Avenue'de yaşıyor. | Open Subtitles | يعيش مع أبويه. وليام و كانداس دايتون، في 814 درب غارلند. |
| [Anne babasının çocuğu umursamamaları benim hatam değil. ] | Open Subtitles | أنا لست من أقربائـه وهو ليس عيبي إذا أبويه لم يهتمّـوا بإبنهم |
| Kaplan, bu Ailesinden uzak kalmış bir çocuk. | Open Subtitles | هذا طفل صغير الذي تم فصلهُ عـن أبويه هو في مكان غريب |
| Biz... onun ailesiydik ve bu işte gerçekten iyiydik bu işi yapmaya da devam etmek istiyoruz. | Open Subtitles | كنا.. أبويه.. وكنا جيدين حقاً في ذلك. |
| Anne-babası hizmetçilik işinde olanlar el kaldırsın. | Open Subtitles | كل من كان أبويه فى الخدمة يرفع يده |