| Yanlarında rahat değilsin çünkü, vicdan azabı çekiyorsun. Bunu Anlıyorum. | Open Subtitles | أنتِ غير مُرتاحة حولهم لأنّكِ تشعرين بالذنب، وأنا أتفهّم ذلك. |
| Az evvel söylediğin var ya, seni Anlıyorum. | Open Subtitles | بالنسبة لما كنتِ تقولينه من قبل أنا أتفهّم ذلك |
| Evet, Anlıyorum ama yapmayı cidden düşünmüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لأن كيف يمكنك اختيار والد طفلك من كاتالوج؟ انا أتفهّم ذلك أليس كذلك؟ |
| Tamam, çok iyi Anlıyorum ama sen hapistesin. | Open Subtitles | .. حسناً ، أنا أتفهّم ذلك تماماً ولكنكِ في السّجن |
| Asla anlamayacak. O benim annem ve anlamak zorunda da değil. - Anladım, hadi bakalım. | Open Subtitles | هي لن تتفهّم أبداً, وهي أميّ, وهي ليس مفترضاً لهّا ذلك, أتفهّم ذلك, وذلك مقبول |
| Memur bey, bana ceza yazacaksanız, sizi gerçekten Anlıyorum. | Open Subtitles | حضرة الضابط، إن أردتَ تسجيل مخالفةٍ ضدي فأنا أتفهّم ذلك |
| - Tamam. Tekrar çıkmaya başlamışsınız. Anlıyorum. | Open Subtitles | لقد عُدتم سويّة يا رفاق، أتفهّم ذلك, إنه رائع |
| Elbette, Anlıyorum. Ama Bir arkadaşıyla neden konuşamadı? | Open Subtitles | بالطبع، أتفهّم ذلك لكن لماذا لم تستطيع التحدّث إلى صديق؟ |
| Bu görevi üstlenmek için çok geçtin. Anlıyorum. | Open Subtitles | كنتَ أصغر سنًّا من أن تُولَّى هذه المهمّة، أتفهّم ذلك. |
| Dikkatlerin görevimiz üzerinde kalmasını istediği için hastalığından bahsetmemiş. Bunu Anlıyorum. | Open Subtitles | لمْ يخبركِ عن مرضه لأنّه أراد إبقاء التركيز على المهمّة و أنا أتفهّم ذلك |
| Sanki her şeyi kaybedince artık Anlıyorum. Sanırım... | Open Subtitles | كما لو أنّي أتفهّم ذلك في خسارة كلّ شيء. |
| - Gayet iyi Anlıyorum. Bana yardım ettiğiniz için minnettarım. | Open Subtitles | أتفهّم ذلك تمامًا، وإنّي ممتنة لمساعدتكما إيّاي. |
| - Anlıyorum hayatım ama eğer tetiği çekeceksek, böyle bir hedefi vurmak istiyoruz. | Open Subtitles | أتفهّم ذلك حبيبتي ، ولكن إذا أردنا استخدام هذه الورقة فهذه هي الفرصة المناسبة |
| Önemli değil. Anlıyorum. Selam bebeğim. | Open Subtitles | لا , لا عليك , يا أخي أنا أتفهّم ذلك مرحباً يا عزيزتي هل تريدين الخروج من هنا ؟ |
| Ben de Anlıyorum, fakat seni yatıstırmaya vaktim yok. | Open Subtitles | أتفهّم ذلك ، ولكن ليس لديّ وقتٌ لمواساتكِ |
| Hayır. Anlıyorum. Kesinlikle Anlıyorum. | Open Subtitles | كلاّ، أتفهّم ذلك، أتفهّم ذلك تماماً، سألفّ وأعلم زبونتي بآخر المُستجدّات. |
| Hazır değilsiniz ve ben kesinlikle Anlıyorum. | Open Subtitles | أنتِ لستِ مستعدّة ــ و أنا أتفهّم ذلك كُليّاً ــ لا , إنتظري , توقّفي |
| Sizi Anlıyorum. Baş ağrıları korkunç olmalı. | Open Subtitles | أتفهّم ذلك فلا بُد أنّ الصداع التي تعانين منه فظيعٌ |
| Girilmesi imkansız ve ölümcül. Anlıyorum bunu. | Open Subtitles | لا يُمكن إختراقها، قاتلة، وأنا أتفهّم ذلك. |
| Ayrıca şovunuz için uygun olmamamı Anladım, | Open Subtitles | وبخصوص أنّني غير مناسبة لمسلسلكم أتفهّم ذلك |
| Anladım ama bu gibi şeyleri | Open Subtitles | أتفهّم ذلك , لكن عليك ان تشاركي |
| - YARDIMCI KOMİSER - Son üç cinayet manşetlerde. Bunu anlayabiliyorum. | Open Subtitles | آخر 3 اغتيالات تصدّروا الصحف، أتفهّم ذلك. |