| Evet, ben söyleyeyim. Şu anda görüntüde en az 9 tane meme var. | Open Subtitles | أجـل معك حق ، هنـاك على الأقـل تسعة أثداء في هذا المشهد وحده |
| Bayan Bobbi-Claire'in yeni memeler yaptırdığına inanırdım. | Open Subtitles | لاعتقدتُ أن بوبي كلير حصلت لنفسها على أثداء جديدة |
| Nefis memeleri vardı ve hep angora kazaklar giyerdi. | Open Subtitles | كانت تملك أثداء جميلة وترتدي دائماً كنزات من الفرو. |
| Büyük ve sarkık göğüsleri olan çok hoş bir kızdı. | Open Subtitles | لقد كانت فتاه جميلة للغاية، وذات أثداء مُتخبّطة و حلمات. |
| Şiirinde ona iki göğüs daha eklemiş mi? Edebiyat notlarıma bakarım. | Open Subtitles | هل كتب حقاً قصيدة منحها بها أثداء إضافية ؟ |
| - İyi. Onlar çok büyük! Dev gibi göğüsler. | Open Subtitles | لديك أثداء ضخمة وتعلمين ماهو الرائع فيها؟ |
| Sik, göt, meme, göt deliğinden zevk almak demek değildir. | Open Subtitles | إنها ليست قضيب و مؤخرة و أثداء و الإستمتاع بالمؤخرة |
| Sik, göt, meme, göt deliğinden zevk almak demek değildir. | Open Subtitles | إنها ليست قضيب و مؤخرة و أثداء و الإستمتاع بالمؤخرة |
| Domuz memesi gibi düşün. Altı tane meme var. Yedi yavru. | Open Subtitles | إنه تماماً كأنثى خنزير بـ ستة أثداء و سبعة صغار |
| Bilirsiniz işte arabalar gibi yada futbol gibi yada memeler gibi. | Open Subtitles | مثل السيارات أو الرياضة أو الأثداء. أثداء. |
| Aşağı bakarsan yuvarlak kalçalar yukarı bakarsan aklını başından alan memeler görürsün. | Open Subtitles | حسناً ، لديك إما ملابس مجففة كثيرة أو أثداء تقفز وهي مبتلة وشبه عارية |
| Edinburgh Dükü, İngiltere Kraliçesinin memeleri kadar İskoçyalı yani! | Open Subtitles | دوق أدنبره, واسكتلنديٌ أصيل كأسكتلندية أثداء ملكة إنجلترا |
| Yani, süt üretmek için. Çünkü ineklerin memeleri büyüktür. | Open Subtitles | لأجل الحليب، لأن الأبقار لديها أثداء كبيرة |
| Şey, hepsi farklı, bilirsin? Bazılarının gerçek göğüsleri var. | Open Subtitles | حسناً إنهن مختلفات بعضهن يمتلكن أثداء حقيقية |
| Şeytanın ne payetleri ne de tüyü olur, biliyorsun değil mi? Aslında göğüsleri de olmaz. | Open Subtitles | أتعلمين ، إن الشيطانة ليس له ترتر أو ريش أو أثداء أو تلك الأشياء |
| Ray, göğüs estetiğine ihtiyacım olduğunu düşünmüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إذاً راي أنت لا تظن انني بحاجة لعملية تضخيم أثداء أليس كذلك؟ |
| Evlendiğine göre artık hiç bir zaman sahip olamayacağı göğüsler. | Open Subtitles | أثداء لن يحصل عليها بما أنه الان سوف يتزوج |
| Dik memeli ve küçük kalçalı sevimli kız öğrenciler de yokmuş. | Open Subtitles | لا جدران لبلاب, لا زميلات لطيفات مع مع أثداء عالية و مؤخرات ضيقة. |
| Kendine güveni düşük ve belki daha büyük göğüslü bir arkadaş. | Open Subtitles | لربما واحدة ليس لديها إحترام كاف لنفسها. و ذات أثداء كبيرة. |
| - göğüslerim mükemmel. - Evet, 6 yaşındaki birisi için. | Open Subtitles | لدي أثداء عظيمة ربما لفتاة عمرها 6 سنوات |
| Ben "İnek memesi ile vakit kaybedemem." dedim. "Ben şehir kızıyım." | Open Subtitles | فقلت ، لن أحلب أثداء أي بقرة أنا فتاة من المدينة |
| Evet, ama memelerim olsaydı iki misli para verirlerdi, Steve. | Open Subtitles | نعم, ولكن لو كان لي أثداء, ستيف لكانوا سيضاعفون المبلغ |
| Parayı biz alıyoruz. Harika göğüslerin var. Büyüttürdüm. | Open Subtitles | سوف نأخذ ذلك المال لديك أثداء جميلة عملية تضخيم هل تعبجك ؟ |
| Ve bizde kadınların memelerine puan verdiğimiz için suçlu hissederdik . | Open Subtitles | و نحن شعرنا بالذنب للتصويت علي أثداء النساء |
| Kocaman Memelerin var. Mm-hmm, işte burada... Ve ben de bebekleri öldürüyorum, doğmamış bebekleri. | Open Subtitles | أنت لديك أثداء بدينة وأنا أحب أن أقتل الأطفال، الأطفال غير المولودين |
| Will'in Charlotte'un göğüslerine doğru yola çıkması nasıl müthiş bir olay olabiliyor? | Open Subtitles | كيف يكون خبر خروج ويل مع أثداء شارلوت الكبيره خبرا جيدا؟ ؟ |