| Eminim son sürat düşeriz ve vücudumuzun şeklinde delik açarız ama ölürüz de. | Open Subtitles | أقصد , أكيد سوف نتسطح أو تحدث ثقباً في أجسامنا ولكننا لن ننجو |
| Eğer vücudumuzun tasarladığı şekilde yemek yemeye başlarsak ne olacaktı? | Open Subtitles | ماذا سيحدث لو بدأنا بتناول غذاء أجسامنا مصمَّمة فعلياً له؟ |
| Fizyolojimizdeki ısı değişklikleriyle bedenlerimiz, hikâyelerimizi dışarı saçıyor. | TED | فأجسادنا تشع بحكاياتنا بتغير درجة الحرارة التي تحدث في أجسامنا. |
| vücudumuz trilyonlarca mikroba ev sahipliği yapar ve bu yaratıklar kim olacağımızı belirler. | TED | أجسامنا هي منزل لبلايّن من المايكروبات، و هذه الكائنات تحدد من نكون. |
| Çalışmam, kanser hücrelerinin bile vücutlarımızı işgal etmek ve gazaplarını yaymak için işbirliği yaptıklarını gösteriyor. | TED | يُظهِر عملي أنه حتى الخلايا السرطانية تستخدم التعاون لغزو أجسامنا ونشر غضبها. |
| Çünkü, kabul etmeliyiz ki vücudumuzdaki kanser hücreleri plastik tabaklara yapışıp kalmıyor. | TED | دعونا نواجه الأمر، الخلايا السرطانية في أجسامنا لا تلتصق على أطباق بلاستيكية. |
| Bariyerlerden zıplayan bu bilyelere bir bakın, ışığın bedenimizde dağılmasına bir örnek olarak düşünebilirsiniz. | TED | انظروا لهذه الكرات الرخامية التي ترتد على الحواجز، إنها تشبه الضوء المتبعثر عبر أجسامنا. |
| Bununla birlikte birkaç kilit noktadan daha yararlanarak beyin ve bedenlerimizin içini nasıl görebileceğimizi göstereceğim. | TED | سأريكم كيف نستخدم هذه الوسيلة الهامة وغيرها من الطرق الأساسية الجوهرية لنفحص ما في أعماق أجسامنا وأدمغتنا. |
| Aslında ikinci sorumuz gerçekten şuydu, Biliyoruz ki düşüncelerimiz vücudumuzu değiştiriyor, peki, vücudumuzun da düşüncelerimizi değiştirebileceği doğru mu? | TED | فالسؤال الثاني كان ، أنتم تعلمون نحن نعلم أن عقولنا تغير وتؤثر باجسامنا لكن هل صحيح أن أجسامنا تغير وتؤثر بعقولنا ؟ |
| Ama özellikle, vücudumuzun hareketsizlik için değil hareket için tasarlandığını bir kez daha hatırlayın. | TED | ولكن في الغالب فقط ضعوا في اعتباركم أن أجسامنا خلقت لتتحرك وليس لتبقى ساكنة |
| En çok istediğim şeylerden birisi de, bir gün kendi vücudumuzun parçalarını oluşturmak ya da onarmak, tabii ki bunların hepsini mutfakta kendi başımıza yapmak. | TED | ما يهمني حقاً هو هل يمكن في يوم من الأيام إصلاح وإعادة بناء وزراعة أجسامنا الخاصة بأشياء نعملها في المطبخ. |
| Hepimiz ailemiz tarafından kutulara konuluyoruz, dinimiz tarafından, toplumumuz tarafından, şimdiki tarihimiz, ve hatta kendi bedenlerimiz tarafından. | TED | جميعنًا، تم وضعنا داخل صناديق من قبل أهالينا، بسبب الدين، بسبب المجتمع، بسبب لحظات من التاريخ. حتى أجسامنا ذاتها. |
| Dünyevi olmayan bedenlerimiz onlarınkilerle aynı titreşimsel düzlemde. | Open Subtitles | أجسامنا المادية على نفس مستوى الذبذبات كما هم |
| Çıplak bedenlerimiz karanlığın örtüsü altında seğiriyor. | Open Subtitles | أجسامنا العارية ترتعش تحت ظلمات الليل الحالكة |
| Kendi vücudumuz üstünde hakkımız yok demektir. | TED | هو مثل القول بأننا ليس لدينا الحق في أجسامنا. |
| vücudumuz çoğu günlük aktiviteye zaten adapte olduğu için bu kaslar genellikle yeni kas kazanımı için yeterli strese maruz kalmazlar. | TED | بما أنّ أجسامنا تأقلمت مسبقاً مع معظم نشاطاتنا اليومية، التي لا تنتج عادةً اجهاداً كافياً، لتحفيز نمو عضلي جديد. |
| Boğulmuş vücutlarımızı açıp, nefes almalarını sağlamalıyız. | Open Subtitles | لنعري أجسامنا المخنوقة و لنتركها تتنفس ثانية |
| vücutlarımızı oluşturan atomlar bile, ve çevremizdeki fiziksel dünya çoğu itibariyle "boş uzay"dan meydana gelir. | Open Subtitles | حتى الذرات التي تشكل أجسامنا والعالم المادي من حولنا يتألف معظمه من المساحة الفارغة |
| Onlar vücudun kendi tamirat kutusudur ve pluripotent hücrelerdir, bu da vücudumuzdaki tüm hücrelere dönüşebilecekleri anlamına gelir. | TED | فهي عدة إصلاح أجسامنا، وهي خلايا محفزة، بمعنى أنها يمكن أن تتحول إلى أي نوع من الخلايا في أجسامنا. |
| Neden bedenimizde sindirim sıvısının etkisi görülmüyor? | Open Subtitles | هكذا تجيء أجسامنا لا تشوّف أيّ تأثيرات وجود إحترق بالسوائل الهضمية؟ |
| Dağılmayı toplayan holografi de ikincisi, beyin ve bedenlerimizin içini görmemizi sağlayan şey bu. | TED | والصور ثلاثية الأبعاد التي يمكنها إزالة البعثرة هي الأمر المهم الثاني لنستطيع رؤية ما في أعماق أجسامنا وأدمغتنا. |
| Su dışında, kolajenden daha fazla olan bir materyal yok vücudumuzda. | TED | اذا استثنينا الماء, فليس لدينا شيء أكثر من الكولاجين في أجسامنا |
| Yaratıkların güneş ışığında varolmak için vücutlarımıza ihtiyaçları var. | Open Subtitles | المخلوقات تَحتاجُ أجسامنا ونحن ننجوَ في النّور الشمسِ. |
| O yatakta yatarken çevremdeki tüm olan biteni unutmuş gibiydim... kendimi sadece etrafımdaki... kadınlara ve bedenlerimize odaklamıştım, çok yoğun bir deneyimdi. | Open Subtitles | والوضع في هذا السرير جعلني أنسي كل شيء من حولي, وأركز بشكل مكثف جداً على نفسي وعلى تلك المرأة، وعلى أجسامنا, مما جعل التجربة مكثفة جداً. |
| Sonunda vücut fonksiyonlarımız ve bağımsızlığımız sıfıra düşüyor. | TED | في النهاية، وظائف أجسامنا والاستقلالية تنخفض إلى الصفر. |
| vücudumuza göre bütün diğer hayvanlardan çok daha büyük bir beyne sahibiz. | TED | فلدينا أدمغة أكبر نسبة إلى حجم أجسامنا أكبر بفارق شاسع من أي حيوان آخر. |
| vücutlarımız da hayatta yeni zorluklarla karşılaşır ve herbiriyle uğraşmak için çalışırız. | Open Subtitles | أجسامنا أيضا تواجه تحديات مختلفة في الحياة وقد خُلقْنا لنتَكيَفَ معَهَا ونتَحَمَّلها، |