| oğlun için savaşıyor olman gerçekten kullanabileceğimiz bir şey. | Open Subtitles | حقيقة أنك كنت تناضلين من أجل ابنك شيء يمكننا استغلاله |
| Bunu oğlun için yaptığını duydum. | Open Subtitles | أنظر، لقد سمعتك تقول أنك تفعل هذا من أجل ابنك |
| Kapa çeneni! Şimdi ölmüş evladın için doğru olanı yapabilirsin. | Open Subtitles | الآن يمكنك القيام بالأمر الصواب من أجل ابنك الميّت |
| Bunu evladın için yap. | Open Subtitles | أرجوك , أقله من أجل ابنك |
| Oğlunuz için elimden geleni yapacağım, ama o bize ihtiyaçlarını bildirmeli. | Open Subtitles | سأفعل ما بوسعي من أجل ابنك لكن عليه أن يأتي باحتياجاته إلينا |
| - Evet, onun için. Oğlunuz için. | Open Subtitles | - . أجل من أجله ، من أجل ابنك - |
| Kendinize şunu sormanızı istiyorum. Çocuğunuz için neler yapabilirsiniz? | Open Subtitles | أريدك أن تسأل نفسك ماذا ستفعل من أجل ابنك ؟ |
| Bugün fedakârlık edip oğlun için iyi olanı yaptın. | Open Subtitles | قمت بعمل تضحية اليوم قمت بعمل الأمر الصحيح من أجل ابنك |
| Şayet soygun gecesi St.Andrew'ün saati 5'i vurduğunda istediklerimiz yerine getirilmemiş olursa çanlar oğlun için de çalar. | Open Subtitles | و لم يكن لدينا كل ما طلبناه ستُدَق الأجراس من أجل ابنك |
| Şayet soygun gecesi St.Andrew'ün saati 5'i vurduğunda istediklerimiz yerine getirilmemiş olursa çanlar oğlun için de çalar. | Open Subtitles | و لم يكن لدينا كل ما طلبناه ستُدَق الأجراس من أجل ابنك |
| Bunları da oğlun için getirdim. | Open Subtitles | لذا أحضرت لكِ هذه، أيضاً، من أجل ابنك |
| oğlun için yaptığın şeyde utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد أي عار فيما فعلتيه من أجل ابنك. |
| oğlun için değilse bile kendin için. | Open Subtitles | إن لم يكن من أجل ابنك إذاً ليكن من اجلك |
| Ancak Oğlunuz için. | Open Subtitles | إذا كان فقط من أجل ابنك. |