| - Evet, biliyorum. ben de onu bu lanet oyuna almak isterdim. | Open Subtitles | أعرف ، و أنا أحب أن أغتنم واحدة من هذه الألعاب الملعونة |
| Katılmayı çok isterim. Dilerseniz başka bir gün de gelebilirim. | Open Subtitles | أنا أحب أن أشترك بها يُمكنني القدوم في يومٍ آخر |
| Sadece bir ajan arkadaşımızın böyle bir duruma düşmesini görmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أحب أن أرى زميلاً لي يفسد الأمور بهذا الشكل فحسب |
| O olduğunda, işleri biraz değiştirmeyi seviyorum ve diyorum ki: | Open Subtitles | عندما يحدث هذا , أحب أن أغير قليلاً ما أقوله |
| Bu tertemiz ülkeye gelip de yağlı saçlarınızla ve, ipek takımlar giyerek, saygın Amerikalı geçinmeniz hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | لا أحب أن أراكم تأتون لهذه البلاد النظيفة بشعركم الدهني و بذلاتكم الحريرية لتحاولوا أن تجعلوا من أنفسكم أمريكيين شرفاء |
| Washington'dan ayrılmadan önce yapmak istediğim tek bir şey var. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أحب أن أعمله قبل أن أغادر واشنطن |
| Yanlış tarafta olmak istemem, tıpkı şu an olduğu gibi, değil mi? | Open Subtitles | لا أحب أن أكون في الجانب الخطأ وهو الذي أنا فيه، صحيح؟ |
| Sevdiğim erkeğin yatağına kahvaltı götürmek hoşuma gider. | Open Subtitles | أحب أن أقدم الفطور في السرير للرجل الذي أحبه |
| Çok isterdim ama sana o p.çin saklandığı yeri söyleyemem çavuş. | Open Subtitles | مثلما أحب أن أفعل, لا يمكنني إخبارك بمكان الوغد أيها العريف |
| Derek, zamanın varsa eklem kemiğine bir göz atmak isterdim. | Open Subtitles | أتَعْرفُ، ديريك، إذا كان لديك الوقت، أحب أن أرى ذالك |
| Telefonlarıma cevap verseydi bunun hakkında konuşmayı ben de çok isterdim. | Open Subtitles | أحب أن أتحدث معها حول هذا الموضوع انها لم تتحدث معي |
| Bu konuda konuşmayı çok isterim, ellerinizi görmeyi daha çok isterim. | Open Subtitles | سأحب أن أسمع بشأن هذا ولكنى أحب أن أرى يديك أكثر |
| Hey, sana yirmi yıllık bakıcılık borçluyum ve ayrıca onları tanımayı çok isterim. | Open Subtitles | مهلا، أنا مدين لك 20 سنة لروضة الأطفال، و أحب أن أتعرف عليهم. |
| Yazıcılarından bir katlaskop çıkartıp ceplerinde taşıyabilecek olabilmelerini çok isterim. | TED | أحب أن تكون لديهم القدرة على طباعة المجهر المطوي و حمله معهم في جيوبهم. |
| Ve bu arada arka planda bazı resim geçişleri yapabilirsiniz, ekranda kendimi görmek istemiyorum çünkü. | TED | ويمكنك إظهار بعض الصور الآن، لأنني لا أحب أن أرى نفسي في الشاشة. |
| Gitsek iyi olur. Yolumuz uzun ve geç kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً ، الأفضل أن نذهب ، إن الطريق طويل ولا أحب أن أتأخر |
| Sevilmeyi seviyorum bu yüzden bir çok kötü şeyi sana paslıyorum. | Open Subtitles | أحب أن أكون محبوباً .. ولأجل هذا أترك لكِ القرارات الصعبة |
| Bu elektrik şoklarını göndermek çok hoşuma gitmiyor! | Open Subtitles | أنا لا أحب أن أرسل هذه الصدمات الكهربائية |
| Ama önce,yapmak istediğim sağlık sistemiyle ilgili üzüntümü ve onun gerekliliğini sizinle paylaşmak. | TED | ولكن قبل أن أقوم بذلك, ما أحب أن أفعله الآن هو أن أشارككم حزني الشديد عن نظام العناية الصحية و الحوجة لذلك معكم. |
| Öyle bir külüstürle çölü geçmek istemem. | Open Subtitles | يا للهول ، لا أحب أن أجتاز الصحراء في سيارة بالية كهذه |
| Ne istediğimi her zaman bilmek daha çok hoşuma gider. | Open Subtitles | حسنـاً, أحب أن أفكر أني دائماً أعرف ما أريد |
| En azından günün birinde, belki otobüs gelmez diye düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحب أن أفكر أنه توجد فرصة على الأقل أن الحافلة لن تظهر. |
| Ama oyunlardan hoşlanmam ve birkaç kez mükemmel öpüştüğümü söylediler. | Open Subtitles | لكن لا أحب أن ألعب الألعاب و أنا أول مقبلة |
| Kalmam için ısrar edildi, ben kabalık yapmayı hiç sevmem. | Open Subtitles | لقد دعوني لأن أبقى و لا أحب أن أكون وقحاً |
| Hareketsiz kalmayı sevmiyorum, ve senin beni bu saçma sapan durumda görmenden hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا أحب أن أكون خاملاً, و لا أحب أن ترينني في هذه الحالة |
| L'd bir cadı olmak size gerekli iç gücü verdi düşünmek istiyorum hayatınızdaki tüm bu sadnesses ile başa çıkmak için. | Open Subtitles | أحب أن أعتقد أن كونك ساحرة قد أعطاك القوى الداخلية التي أنت بحاجتها لتتعاملي مع كل هذه الأشياء الحزينة في حياتك |