| botlarını aldım, tarağından saçını çektim. | Open Subtitles | لقد أمسكت أحذيتها شعر من فرشاتها ولم أرى شيئاً |
| Bak, yardımına ihtiyacım var. Piper botlarını atıyor. | Open Subtitles | اسمعي، أحتاج لمساعدتكِ فعلاً فـ " بايبر " تقوم برميّ أحذيتها |
| O deli kız ayakkabılarını bile orda bıraktı. | Open Subtitles | هذه البنت المجنونة، هي حتى تركت أحذيتها هناك |
| Katili, çorapla boğmuş onu ayağını ısırmış ve ayakkabılarını çalmış. | Open Subtitles | القاتل خنقها بإستخدام جواربها, عضّ رجلها و سرق أحذيتها. |
| Ceketi katlanmış durumdaydı, ayakkabıları bu tarafta. | Open Subtitles | طَويتْ سترتُها بعناية، أحذيتها كَانتْ هناك. |
| Büyük giysi dolapları ve ayakkabıları için özel raflar almak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | تعيّن عليهم طلب مجموعة من خزائن الملابس الكبيرة بالإضافة الى رفوف مصممة خصيصاً لحفظ أحذيتها |
| Aslında, Claudia Miller sırt çantası taşıyabilir, çirkin ayakkabılarına da yakışır hem. | Open Subtitles | في الواقع، كلوديا ميلر قد تملك حقيبة ظهر كي يتماشى مع أحذيتها القبيحة |
| ayakkabı kutularının hepsini saklıyor. Bu bir model takıntısı mı? | Open Subtitles | تُبقي كُلّ صناديق أحذيتها ما ذلك، شيء نموذجي؟ |
| Yani sadece iyi niyetinden dolayı botlarını mı parlattın? | Open Subtitles | إذن لقد لمعتي أحذيتها بحسن نية فقط؟ |
| Sadece botlarını parlattım. | Open Subtitles | لقد لمعت أحذيتها فقط |
| botlarını ara. | Open Subtitles | ابحث في أحذيتها |
| - Onlar için herşey satış miktarı. - Janet tüm ayakkabılarını posta ile alır. | Open Subtitles | ـ كل ذلك لعمل دعاية لهم ـ (جانيت) تشتري كل أحذيتها عن طريق البريد |
| Hiçbir zaman kendi ayakkabılarını cilalamamış. | Open Subtitles | بحياتها لم تنظف أحذيتها |
| Neden onun ayakkabılarını giydin? | Open Subtitles | -لذا لما كنت ترتدي أحذيتها ؟ |
| - ayakkabılarını unutmuş. | Open Subtitles | نسيت أحذيتها |
| ayakkabıları çoğu insanın bir aylık maaşından fazla. | Open Subtitles | أحذيتها كلّفت أكثر من أكثر راتب الناس الشهري، |
| Annemin kıyafetleri, ayakkabıları falan; her şeyi yanında. | Open Subtitles | أعتقد أن لدى أمي كل مقتنياتها ملابسها ، أحذيتها |
| Giysileri, ayakkabıları ve çantaları hala burada. | Open Subtitles | ملابسها ، أحذيتها و أمتعتها لا تزال في مكانها. |
| Yok, Brezilya implantı yok ayakkabılarına uyan scooter'lar, deli bunlar. | Open Subtitles | تبذير برازيلي, دراجة لتناسب أحذيتها.. انهما مجنونان |
| Ve ayakkabılarına uyacak bir yüzük. | Open Subtitles | وحلقات إصبع قدم تتماشة مع أحذيتها. |
| Wanda küvetimizi taşırmıştı ve sigorta şirketi temsilcisi onun tüm ayakkabı koleksiyonunu yeniledi. | Open Subtitles | أملأت (واندا) حوض الأستحمام الخاص بنا وأتى عامل وسيم غيّر بدّل كل أحذيتها |