| -Bunlardan bazıları kız kardeşinin. Bakım evine gidince onları buraya getirdim. | Open Subtitles | بعض هذه الأشياء لأخته لقد أحضرتها بعد أن ذهبت إلى المستشفى |
| Bu sebeple onu banyoya getirdim çünkü orası güvenli, değil mi anneciğim? | Open Subtitles | لهذا أحضرتها إلى حوض الاستحمام لأنّه مكانًا آمن، أليس كذلك يا أُمّي؟ |
| - buraya getirdin ve onunla mı oynadık? - Onunla mı oynadık? | Open Subtitles | وقد أحضرتها إلى هنا ولعبنا بها هل لعبنا بها حقيقة؟ |
| Bana geldiğinde bir bardaktan içebilesin diye senin için aldım onları... | Open Subtitles | انا أحضرتها لكِ كي يكون لديكِ شيئاً تشربين منه عندما تأتين. |
| Bana getirdiğin acil durum vericisi uzaya yardım sinyali yollayacak. | Open Subtitles | أداة اللاسلكي التي أحضرتها لي ستبعث بإشارة إستغاثة في الفضاء. |
| Hayır, ben yüzük yastığını ve getirdiğim 7 hediyeyi alıyorum. | Open Subtitles | كلا ، سآخذ وسادة الخاتمين والـ7 هدايا التي أحضرتها إليه |
| - İşte bu, en sevdiğimden. - Nereden aldın bunu? | Open Subtitles | والآن، هذا ما أحبه - أجل، من أين أحضرتها ؟ |
| Umarım doğduğundan beri sana yedirdiğim yemeklerin ve aldığım kıyafetlerin tadını çıkartmışsındır. | Open Subtitles | آملُ أنّكَ استمتعتَ بوجبتك و كلّ الثياب التي أحضرتها لك منذُ ولادتك |
| Büyük babam vefat ettikten sonra, bu masayı yanımda getirdim ve ofisime koydum, ve bana onu hatırlatıyor. | TED | و عندما توفي جدي، أخذت هذه الطاولة و أحضرتها لمكتبي، و إنها تذكرني به. |
| Aslında yanımda sizin için getirdim ve size bu 3D yazıcıyı göstermek istiyorum. İşte böyle bir şey. | TED | أنا أيضا أحضرتها لكم، وأريد أن أقدم لكم الطابعة ثلاثية الأبعاد متناهية الصغر والتي تبدو هكذا. |
| Joe! Yanlışlıkla getirdim. İçinde özel bir şey yok. | Open Subtitles | لقد أحضرتها عن طريق الخطأ لا شىء مهم بها |
| Sen işini yaptın. Onu buraya inançlı insanların yanına getirdin. | Open Subtitles | لقد أديت عملك، أحضرتها هنا إلى المؤمنين، سنحميها |
| O zaman, madem ki getirdin onları alacağım. Bu senin için Kartopu. | Open Subtitles | لا، أقصد أنني سآخذها بما أنك أحضرتها - من أجلك فقط - |
| Ölü kız odada mıydı... - Yoksa onu buraya sen mi getirdin? | Open Subtitles | هل أتت الفتاة الميتة مع الغرفة أم أحضرتها لهنا بنفسك ؟ |
| Hey, yolculuğumuz boyunca lazım olacak her şeyi aldım. | Open Subtitles | إنظرْ إلى كُلّ الأغراض التي أحضرتها لرحلتنا |
| Eminim seveceksin. Bugün aldım. | Open Subtitles | أعلم أن هذه ستعجبك أحضرتها اليوم، تكفي ألف فنجان كبير |
| Ahit sandığında, senin onlara getirdiğin yasaları taşıyorlar. | Open Subtitles | حملوا معهم فى تابوت العهد التشريعات التى أحضرتها لهم |
| - Kale'den getirdiğim kristalde ona yardım edecek bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه هناك شيء بالكريستالة التي أحضرتها من الحصر يمكنه مساعدتنا |
| Onu nereden aldın? | Open Subtitles | من أين أحضرتها ؟ |
| Hırsız tüm bubi tuzaklarımdan kurtulup tüccar Johann'dan aldığım tüm metali almış! | Open Subtitles | اللص تهرّب من فخاخي وأخذ كل المعادن التي أحضرتها من التاجر يوهان |
| Austin'li Tony yanınızda getirdiğiniz çantada ne kadar var? | Open Subtitles | كم تظن أنك تحمل معك في هذه الحقيبة العجيبة التي أحضرتها |
| – Amerika'da doğum yaptı ve onu buraya getirdi. – Benim çocuğum mu? | Open Subtitles | سيو يون أنجبتها فى الولايات المتحدة و أحضرتها إلى هنا طفلتى ؟ |
| Elisha aşırı dozdan kendinden geçmiş, Nadia'da onu benim evime getirmiş. | Open Subtitles | اليشا كانت قد تعاطت جرعة زائدة و ناديا أحضرتها إلى شقتي |
| Pam'in Porto Riko'dan getirdiği şekerleri buraya koysam sorun olur mu? Tabii. | Open Subtitles | بالتأكيد ، هل أستطيع وضع حلوى على المكتب أحضرتها بـام من بورتيريكو؟ |
| Şey, Londra'dan ne haberler getirdiniz? | Open Subtitles | حسناً ؟ ما هي الأخبار التي أحضرتها معك من لندن ؟ |
| "Cüzdanımı ofisinde bırakmış olmalıyım. Gidip Getirir misin?" | Open Subtitles | لابد أننى تركت حقيبتى فى مكتبك هلا أحضرتها من آجلى |
| Bu hurdayı nereden buldun ki? | Open Subtitles | من أين أحضرتها بحق الجحيم موقع تفجير قنابل |
| Onu ormanda koşturup dururken bulduk ve sonra da buraya getirdik. | Open Subtitles | وجدناها تجري وحدها بالغابة لذا أحضرتها إلى هنا. |