| Korkarım şöyle ya da böyle bizi götürmeye karar vermiş bile. | Open Subtitles | أخشى أنه مصمم على أخذنا معه حتى لو أضطر لأستعمال القوة |
| bizi ele geçiren Goa'uld aslında gizli görevde bir Tok'ra. | Open Subtitles | الجواؤلد الذين تم أخذنا لنراهم هم في الحقيقة توكرا متخفين |
| Daha önce gördüğünüz, istasyondaki otoparkın köşesini aldık ve herkesin paylaşması ve ürün toplaması için sebze yatakları yaptık. | TED | أخذنا زاوية من مواقف السيارات في المحطة الذي رأيتموه، و زرعنا العديد من الخضروات للجميع ليتشاركوا ويقطفوا من صنيعهم. |
| Hayır, çünkü babamın bütün parasını almıştık ve sonunda geri dönmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لا، لأننا أخذنا مال أبّي وإنتقلنا إلى باريس وإستمتعنا إلى أن إضطررت للعودة |
| Hayır, biz çalınmadık. Satın aldı ve paramızı ödedi. | Open Subtitles | لم يتم سرقتنا لقد أخذنا وسوف يتم دفع ثمنا |
| tam olarak kendimizi ne kadar ciddiye aldığımızı göstermesi ve insanların da bizi ciddiye almalarını bekliyoruz. | TED | بل أنه يوضح بالضبط إذا ما كنا نأخذ أنفسنا على محمل الجد، ونتوقع من الآخرين أيضًا أخذنا على محمل الجد. |
| Tum Almanlar'i ele aldik. 2'ye bolduk, Dogu Almanya'ya komunizm verdik, ve sonuc ortada. | TED | أخذنا كل الألمان، قسمناهم بالتقريب إلى نصفين، وأعطينا الذين فى القسم الشرقى، وترون النتائج. |
| Çok eğleneceğiz. Korkma Mike, adam ölü. Çuvallayıp damarı kesersek bizi dava etmez. | Open Subtitles | الأمر على ما يرام يا مايك،إنه ميت لن يعانى إذا أخذنا منه شىء |
| Ama aynı iblis bizi cehenneme götürüp onu bulmamızı sağladı. | Open Subtitles | ونفس الشيطان ذلك أخذنا إلى الجحيم و أرجعنا لنعثر عليه |
| Arkadaşının bizi götürdüğü depolama tesisinde bir tek bunlar kaldı. | Open Subtitles | ذلك كل ما تبقى، من المخزن الذي أخذنا إليّه صديقُكِ |
| Fakat biz tüm kötülükleri dikkate aldık ve çok çeşitli örümcek ağlarını çalıştık. | TED | لكن قد أخذنا بعين الاعتبار كل الاحتمالات، وقد تدربنا بتنوع شامل لشباك عناكب. |
| Biliyorum, vermeyi kabul etmedin,..., ...bu yüzden bizde parmak bastığın kağıtlardan örnek aldık. | Open Subtitles | نعم، أعلم أنتِ رفضت أن تعطيه لنا لذا أخذنا عينة من بطاقة بصمتك |
| Ve geri dönerken o küçük Çin yerinde durup paket servis almıştık. | Open Subtitles | و في طريق العودة توقفنا عند المطعم الصيني و أخذنا إستراحة قصيرة |
| Ve Solan bize bir şans daha vermek için bizi Illusia'ya aldı. | Open Subtitles | " لكن " سولون " أخذنا إلى " إيلوجا وأعطانا فرصةً أخرى |
| Diyelim ki 20.000 dolar olarak hepsini geri verdik, öğleden sonraki dinlemelerde millet 30.000 aldığımızı duydu. | Open Subtitles | لنفترض أننا سّلمنا 20 وكان المسؤولون يصغون إلى جهاز التنصّت وسمعوا أننا أخذنا مبلغاً بقيمة 30 ألفاً من السيارة |
| El yazmasını aldık ve onu floresan röntgen ile görüntülemeye karar verdik. | TED | قد أخذنا المخطوط، وقرّرنا أن نصوّره بالأشعة السينية الفلوريّة. |
| Ama, biz standart olanlarını alıyoruz çünkü 19 dolarımız var. | Open Subtitles | لكننا أخذنا كاميرات على مستوى مقبول تُقدر قيمتها ب19 دولار |
| Mose beni kaldırdı, ve ikimiz çocukları okula götürdük. | Open Subtitles | وجعلني أنهض وأنا وأنت أخذنا الأطفال للمدرسة |
| Aslında bu, ülkemize dışarıdan aldığımız yakıtlardaki enerjiyi hesaba kattığımızda daha büyük bir enerji ayak izidir | TED | في الواقع أثرهم أكبر إذا أخذنا بالحسبان الطاقة المتجسدة في الأشياء التي نستوردها إلى بلادنا كذلك. |
| Yanlış çömleği almışız. Bu boş. | Open Subtitles | لقد أخذنا الوعاء الخاطئ إنه فارغ |
| Efendim, bizi daha iyi bir yere götürmek istediğinizi biliyorum, ama bir etrafa bakın. | Open Subtitles | أعلمُ أنك ياسيدي تـحاول أخذنا لـمكانٍ أفضل لـكن أنظر في الأنحاء. |
| Konu ses çıkarmak olunca kahkaha bizi bayağı garip yerlere götürebilir. | TED | للضحك القدرة على أخذنا إلى أماكن رائعة غريبة من حيث صنع الضجيج. |
| Bu adamı alıp şerife götürürsek bir mahkeme olur, tamam mı? | Open Subtitles | إن أخذنا هذه الجثة وسلمناها إلى الشريف , ستكون هناك محاكة |
| Dinleme izni almak 3 ay sürdü. | Open Subtitles | أخذنا ثلاثة شهور لكي يعطينا القاضي الحق في التنصت على الهاتف |