| Fakat bu tamamen farklı bir hikaye, şu an bu konuya girmeyeceğim. | TED | و لكن هذه قصة مختلفة قليلا، و لن أخوض فيها الآن. |
| Bunların da detayına girmeyeceğim, ama foto-sentetikler ve harita bütünleşmiş. | TED | لن أخوض في تعريفها أيضا، ولكن photosynths مدمجة في الخريطة. |
| Bilmiyorum.. Ben büyük kalp-kalbe işlerine girmek istemiyorum, tamam mı, dostum? | Open Subtitles | لا أريد أن أخوض في حديث من قلب إلى قلب، حسنا؟ |
| Aslında Avcı olmak istediğim yok. Canım sınava girmek istedi sadece. | Open Subtitles | لستُ أودّ الغدوّ صيّاداً، إنّما أردتُ أن أخوض إختبارات الصيد فحسب. |
| Muhteşem olur. Fakat bir çeşit IQ testine girmem gerekmiyor mu? | Open Subtitles | هذا مذهل، ولكن أليس على أن أخوض اختبار قدرات بالبداية؟ |
| Ah, hayır, hayır, hayır. Tekrar oraya girmiyorum. | Open Subtitles | لا , لا , لا , لا أنا لن أخوض في هذا مجدداً |
| Yani hayır, bu konuşmayı yapmayacağım sana daha fazla müsamaha göstermeyeceğim. | Open Subtitles | ،لذا لا، لن أخوض هذه المحادثة لن أتساهل معكِ بعد الآن |
| Muhalefet yapmıyorum, entelektüel bir sohbet yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لست عدوانيا، أنا أحاول أن أخوض معك نقاشا مستنيرا |
| Hayır, bu konuşmaya devam etmiyeceğim. | Open Subtitles | لا، لن أخوض في هذه المحادثة |
| Daniel, bunun için bir çatışmaya girmeyeceğim şimdi. | Open Subtitles | دانيال, لن أخوض معركة بالأسلحة النارية الآن |
| Başlamadan, Bea'nin dün cenazeye katılamamasının detaylarına girmeyeceğim. | Open Subtitles | قبل أن تبدأين , لن أخوض التفاصيل معك بخصوص عدم ذهاب بي إلى الجنازة امس, لقد كان امراً متعلق بالأمن |
| Tüm bu projelere şimdi girmeyeceğim ancak yaklaşık 6 tane robotik geliştirme projesi yürütüyoruz ve bunu pek çok grupla ortaklaşa yapıyoruz. | TED | ولن أخوض في كل تلك المشاريع الآن ، ولكننا نعمل تقريباً في نصف درزنٍ من مشاريع تطوير الروبوتات ، وبالتعاون مع عددٍ من المجموعات. |
| Burada biraz özele girmek ve şimdiye kadar, bu son haftaların hatıralarını aklımdan çıkaramadığımı söylemek istiyorum. | TED | أريد أن أخوض في شيء شخصي قليلاً وأخبركم أنه إلي هذا الوقت، لدي ذكريات عن الأسابيع الأخيرة التي تطاردني. |
| Nerede olduklarını bulmak istiyoruz. Kişisel konulara girmek istemiyorum, ama karınla iyi bir ilişkin var mıydı? | Open Subtitles | نريد أن نعرف أين هما، لا أريد أن أخوض في مسائل شخصية، |
| - Yarışmaya girmek istemiyorum. - Neden? | Open Subtitles | ــ أنا لا أريد أن أخوض المنافسه ــ لماذا؟ |
| Evet ama yine de sınava girmem gerek. | Open Subtitles | نعم ، أعلم لكن مازال عليّ أن أخوض الإختبار |
| Her şey sınava girmem gerektiğini düşünüyor! | Open Subtitles | الجميع رأيهم أني يجب أن أخوض هذا الاختبار |
| Filmin reşit olmayan yıldızı ile sevişmen gibi tartışmalı ahlak anlayışına girmiyorum bile- | Open Subtitles | لن أخوض معك أخلاقيات العمل المشكوك بها منك لتخريب سمعة نجمة مراهقة في فيلمك |
| Pekala, bu konuya girmiyorum... | Open Subtitles | حسنا , لن أخوض في ذلك حتى |
| Yani hayır, bu konuşmayı yapmayacağım sana daha fazla müsamaha göstermeyeceğim. | Open Subtitles | ،لذا لا، لن أخوض هذه المحادثة لن أتساهل معكِ بعد الآن |
| Bana bakma. Bu konuşmayı annemin önünde yapmayacağım. | Open Subtitles | لا تنظروا إليّ لن أخوض في هذا الحديث أمام أمي |
| Albert Schweitzer'le ilginç bir sohbet yaparken etrafında uçabilirim. | Open Subtitles | باستطاعتي أن أطير حول المكان أن أخوض في محادثة شيقة مع ألبرت شوايتزر |
| Seninle bu konuşmaya devam etmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أخوض هذه المناقشة معكِ |