| Eğer ana kavşağın sağ köşesinin hemen önündeki konferans merkezine giderseniz her köşede, geçiş yeri olmayan dört tane duvar göreceksiniz. | TED | اذا ذهبت الى الزاوية اليمنى عند تقاطع رئيسي أمام مركز المؤتمرات هذا، سترى تقاطع مع أربعة جدران فارغة في كل زاوية. | 
| Bunun çalışabilmesi için amacınızda yerine getirilmesi gereken dört hedef var. | TED | هناك أربعة مبادئ يجب تحقيقها ضمن هدفكم الرئيسي بالترتيب لينجح الأمر. | 
| Ve çocuklarını doktora getirmek için iki, üç ve bazen de dört otobüse binmiş annelerin yorgunluğu oldukça belirgindi. | TED | و التعب المضني للامهات اللواتي اخذن اثنان, ثلاثة, في بعض الاحيان أربعة باصات ليجلبن اطفالهن للطبيب كان واضحا تماما. | 
| Biliyor musunuz? Yüz yüze yapılan görüşmeler bu dört günü sevmek içindi. | TED | هل تعلمون ؟ انها كل هذه لقاءات شخص لشخص لحوالي أربعة أيام. | 
| Şimdi inşa ettiğimiz bir dizi projeyi size göstereceğim; tek boyutlu, iki boyutlu, üç boyutlu ve hatta dört boyutlu sistemler. | TED | الآن سأريكم بعض المشاريع التي قمت ببنائها، أنطمة ذو بعد واحد و بعدين و ثلاثة أبعاد وحتّى أنظمة ذو أربعة أبعاد. | 
| dört şef gizemli malzemeler kullanarak en iyi yemeği hazırlamak için yarışıyor. | TED | هناك أربعة طهاة يتنافسون باستخدام محتويات سرية لرؤية من سيطهو أفضل الأطباق. | 
| Lübnan'da, her dört kişiden biri mültecidir, yani tüm nüfusun dörtte biri kadar. | TED | في لبنان، واحد من أربعة أشخاص يعد لاجئًا، ما يمثل ربع تعداد السكان. | 
| Uçakta dört acil servis doktoru ve iki hemşire bizimleydi. | TED | و كان لدينا أربعة أطباء طوارئ و ممرضتان على الطائرة. | 
| Kendimize büyük soruyu sormak için küçük ölçek kullandığımız dört bildirge. | TED | أربعة نماذج حيث نستخدم نطاقاً محدوداً لكي نسأل أنفسنا أسئلة مهمة. | 
| Bu, dünyayı görmenin dört şeklidir. Onlara birer ad taktım bile. | TED | هناك أربعة طرق مختلفة تماما للنظر إلى العالم, حتى أنني أسميتهم. | 
| Bu ise 25 bin litre suyu işleyebiliyor. Bu dört kişilik aileye üç sene boyunca yetebilir bir miktar. | TED | سيقوم هذا بمعالجة 25 ألف لتر من الماء. هذا جيد جداً لأسرة مكونة من أربعة أشخاص، لمدة ثلاثة أعوام. | 
| Cep telefonları ve sesli konuşmalarla ilgili benim kendi araştırmam bu aramaların yüzde 80'inin aslında dört kişiyle yapıldığını gösterir. | TED | بحثي الخاص حول الهواتف المحمولة والإتصالات الصوتية أظهرت أن 80 في المائة من المكالمات تتم في الواقع مع أربعة أشخاص. | 
| Bu yolculukta iki yerine dört beyaz adam daha iyi olabilir. | Open Subtitles | أربعة رجال بيض قد يكونون أفضل من إثنان على هذه السفرة. | 
| Bu plaklar dört ay önce çıktı, ama muhtemelen sen dinlememişsindir. | Open Subtitles | هذه السجلات عمرهن أربعة شهور، لكنهم من المحتمل سيكونون جدد إليك. | 
| dört küçük Kızılderili denize açıldı, ringa balığı birini yuttu ve kaldı üçü. | Open Subtitles | أربعة هنود صغار ذهبوا إلى البحر فابتلعت الرنجة الحمراء أحدهم فتبقى منهم ثلاثة | 
| Goriller ileride. Bir sonraki vadide üç dört aile vardır. | Open Subtitles | توجد غوريلات حوالى ثلاثة أو أربعة عائلات فى القرية المجاورة | 
| Onun fulüne karşı dört vale çıkarttığımdan beri bana çok nazikce bakmaz. | Open Subtitles | هو لا يتحدث معي بلطف منذ سحبي أربعة أولاد مقابل أربعة تسعات | 
| Karşımızda dört ulus, dört ordu ve dört cephe var. | Open Subtitles | هناك أربع دول , أربعة جيوش ، أربع جبهات ضدنا | 
| İstediğin kadarını say. Sende ne kadar varsa, bende dört fazlası var. | Open Subtitles | . عُدها كيفما شئت على قدر ما لديك ، لدي أربعة أضعافها | 
| Pakette altı hafta diyor ama dört haftada oldu bile! | Open Subtitles | كان مكتوباً على العلبة ستة أسابيع لكنهم نمو في أربعة. | 
| dördüncü zavallı damat adayına da aynı şeyi yapacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | إنك ستقومين بعمل نفس الشيء بهذه الجوهرة المسكينة الرقم أربعة | 
| Kamyon kirası da düşünülürse, geriye, dörde bölecek birşey kalmaz. | Open Subtitles | الذي لا يصل أربعة طرق بالعصير الكثير عندما تستأجر شاحنة. | 
| Bir altılı, bir beşli, bir vale, bir dörtlü, bir sekizli. | Open Subtitles | حصلت على ستّة , خمسة , جاك , أربعة و ثمانية | 
| İlk beş şirketten dördü tütün şirketi ve bunlar benim, bir onkoloğun yatırımları. | TED | أربعة من أعلى خمس شركات كانت شركات التبغ، هذه استثماراتي بصفتي أخصائية أورام. | 
| dördünü anlatacağım Dikkat çekici ve çok az rastlanan tehlikeleri abartmaya meyilliyiz | TED | سوف أعطيكم أربعة. نحن نميل إلى المبالغة في مخاطر مذهلة و نادرة |