| Çok tatlısın ama torunumla geçirebileceğim hiçbir an'ı kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف, ولكن لا أريد تفويت لحظة من حياة حفيدتي |
| Beni bilgilendir. İyi şeyleri kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | فلتسجّلني في كل شيء لأني لا أريد تفويت الأشياء الرائعة |
| Çünkü herkesin önünde ağladığınızı görmeyi kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لأنّي لا أريد تفويت انهيارك وبكائك أمام الجميع |
| Bu kaçırmamam gerekecek kadar önemli. | Open Subtitles | أنا لا أريد تفويت هذا |
| Hayır gitmeliyim, treni kaçırmak istemem. | Open Subtitles | كلاّ، يجب عليّ الذهاب لا أريد تفويت قطاري |
| Ayine kadar kalamayabilirim. Toplantıyı kaçırmak istemedim. | Open Subtitles | قد أضطر للمغادرة قبل بدء القداس لا أريد تفويت القداس |
| Mikrofonunu tak. Bu adamı enselemek için tek şansımız var, kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | إرتدي جهاز التنصت فلا أريد تفويت فرصة القبض على هذا الرجل |
| Okçuluk oyunlarını da kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد تفويت ألعاب الرماية بالقوس والسهم. |
| Fragmanları kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | أسرعي ، لا أريد تفويت العروض الأولية |
| Biliyorum, ama fragmanları kaçırmak istemiyorum. Filmin en sevdiğim kısmıdır. Tamam, Syd'in ceketini alırım. | Open Subtitles | لا أريد تفويت هذا العرض - سأستعير واحد من سيد - |
| Özür dilerim, bu duruşmanın bir kelimesini bile kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | آسف، لا أريد تفويت كلمة من جلسة التحقيق |
| Çok gezdiğim için, çok fazla telefon değiştiriyorum, ve tüm bu telefonlarım hakkında haberdar ettiğim, bütün kayıtlarımda, çağrı cihazlarımda ve herşeyde olan tek kişi de Jill, çünkü "O çağrıyı" kaçırmak istemiyorum. | TED | الأن، كثيراً ما أسافر، وأُغير هاتفي النقال كثيراً، و الشخص الوحيد الذي يواكب تغيرات هاتفي و جهازي الطنان و أيّ شئ آخر هي جيل، لإني حقاً لا أريد تفويت "الإتصال". |
| Uçağı kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد تفويت الطائرة |
| Fragmanları kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد تفويت الاعلانات. |
| Boşver şimdi, yarışı kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | تباً، لا أريد تفويت هذا |
| Bir an bile kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد تفويت لحظة واحدة. |
| Sus, hiçbir şey kaçırmak istemiyorum! | Open Subtitles | لا أريد تفويت أي شيء |
| Bu treni kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد تفويت هذا القطار. |
| Filmi kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد تفويت ما يحدث بعد ذلك |
| Bu kaçırmamam gerekecek kadar önemli. | Open Subtitles | أنا لا أريد تفويت هذا |
| - Güzel çünkü sıramı kaçırmak istemem. | Open Subtitles | جيد، فأنا لا أريد تفويت إشارة الانطلاق |
| Tekneyi kaçırmak istemedim. | Open Subtitles | لم أكن أريد تفويت القارب |