| Çünkü hain bir polis veya öğretmenlerimden biri tarafından oraya konmuştur. | Open Subtitles | لأنه مزروع من قبل شرطي فاسد أو ربّما أحد أساتذتي حسناً ستتّهم بشكل خاطئ |
| Ben çocukken annem, tüm öğretmenlerimden sınıftakilerin dikkatini hep dağıtabilme yeteneğimle ilgili övgüler almış. | Open Subtitles | عندما كنت فتى، أمي استلمت إطراءات يميناً ويساراً من أساتذتي حول كيف.. كنت قادراً على إلهاء الآخرين في الصف |
| Profesörlerimden biriyle bir durum var da. | Open Subtitles | لديّ نوعٌ ما تلك الحالة مع إحدى أساتذتي. |
| Sadece Profesörlerimden birinin bir kitabı. Ancak, ben... | Open Subtitles | انه كتاب لأحد أساتذتي , لكن أنا |
| Hatta konuyu, en azından öğretmenlerim kadar ilginç hale getirmişti. | TED | لقد جعلت الحوار مثيرًا للاهتمام أكثر من أساتذتي. |
| hocalarımdan birinden saklanıyordum sadece. | Open Subtitles | آسفة أنا أختبئ من أحد أساتذتي فحسب |
| o çok sıkıcı derse şükürler olsun. öğretmenlerimi karikatürize etmeye başladım. | TED | والفضل يعود لدرس ممل للغاية، بدأت برسم أساتذتي في المدرسة بشكل كاريكاتوري. |
| Şey, açıkçası, öğretmenlerimin çoğu büyüyünce bir baltaya sap olamayacağımı düşünüyordu. | Open Subtitles | حسنا، الحقيقة هي، اعتقد معظم أساتذتي أنني لن اكبر لإنجاز الكثير |
| İlkokul öğretmenlerimden biri. | Open Subtitles | أحد أساتذتي بالمدرسة الإبتدائية |
| Eski öğretmenlerimden biri rica etti. | Open Subtitles | أحد أساتذتي القدماء طلب مني ذلك. |
| Aslında Columbia'daki öğretmenlerimden biri ordu için deneysel bir ilaç üretmişti. | Open Subtitles | في الواقع، أحد أساتذتي بـ(كولومبيا) طور دواءً تجريبياً للجيش |
| Ben öğretmenlerimden nefret ederdim. | Open Subtitles | أنا كرهت أساتذتي |
| öğretmenlerimden birinin daha kendisinin bile haberi yokken mide kanseri olduğundan haberdardım. | Open Subtitles | لقد أدركت وقتها أن أحد أساتذتي يعاني من سرطان بالمعدة... قبل أن يدرك هو الأمر! |
| Hukuk fakültesindeki Profesörlerimden birisiydi. | Open Subtitles | لقد كان أحد أساتذتي في كلية الحقوق. |
| Profesörlerimden biri için yarı zamanlı bir işte çalışmaya başladım. | Open Subtitles | وظيفة بدوام جزئي العمل لأحد أساتذتي. |
| Profesörlerimden birine aşık oluyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنّي واقع في حبّ إحدى أساتذتي |
| öğretmenlerim beni merak ettiğim şeyleri keşfetmeye, farklı yollarla kendimi zorlamaya ve beni en çok etkileyen konuları daha derinden anlamaya teşvik ettiler. | TED | كان أساتذتي يدفعونني لأسكتشف ما يثير فضولي. لأتحدى نفسي بطرق أخرى وأن أقوي من فهمي للمواد التي تثير اهتمامي. |
| öğretmenlerim bana ciddiye alıp, birinden birine odaklanmam gerektiğini söylediler. | TED | أساتذتي قالوا لي بأنه يجب علي أن أصبح جاداً والتركيز على واحدة أو الأخرى. |
| öğretmenlerim, dersi dinlemediğim için bende bir problem olduğunu düşündüler. | TED | ظن أساتذتي بوجود مشكلة لدي لأني لم أكن منتبه معهم في الفصل. |
| Manevi hocalarımdan biri öğretmişti bunu. | Open Subtitles | واحد من أساتذتي الروحيين علمني هذا |
| Aptal öğretmenlerimi her gün görmek zorundayken bir de kendim evimde de mi bu çıktı? | Open Subtitles | عليّ رؤية أساتذتي الأغبياء كلّ يوم في المدرسة، والآن عليّ التعامل معهم في منزلي؟ |
| Ailem kesinlikle bu romanların hayranı değildi ve öğretmenlerimin de onlara hayran olmayacağından emindim. | TED | لم يكن والداي معجبان بالقصص المصورة، وكنت متأكداً بأنّ أساتذتي لن يحبوها كذلك. |