| Devletin, bu adamın önerisini dikkate almak için, kendine göre nedenleri var, Kardinal Hazretleri! | Open Subtitles | الدولة لديها أسبابها للاهتمام بفرضيات هذا الرجل ، سماحتك |
| Bunu benden elli sene saklamak için kendi nedenleri vardı ve bunu bir daha yaşamasını istemiyorum. | Open Subtitles | لديها أسبابها لمنعي من معرفته ولا أريد أن تتذكره مرة أخرى |
| Genç, rahatsız ve gerçekleri gizlemek için kendince nedenleri olan bir kadınla seks yapmıştır. | Open Subtitles | لقد مارس الجنس مع فتاة مضطربة للغاية والتي لديها أسبابها الخاصة لإخفاء الحقيقة |
| O zamanlar yönetimin bu karara ilişkin sebepleri vardı ve şirket aslında konuyu çok iyi idare etti. | TED | في ذلك الوقت، كانت لدّى الإدارة أسبابها لهذا القرار، وفي الواقع تعاملت الشركة بشكل جيد للغاية. |
| sebepleri her neyse, senin iyiliğin için olduğuna inanabiliriz. | Open Subtitles | مهما كانت أسبابها لكنها كانت على ثقه ان هذا سيكون لمصلحتك |
| Kendince sebepleri var. | Open Subtitles | لديها أسبابها الخاصة ، لرغبتها بهم موتى. |
| "Orta yaşlı erkekte bastırılmış arzu. Kökü ve sonuçları. " | Open Subtitles | "الرغبة المكبوتة " عند الرجال في منتصف العمر ، أسبابها و نتائجها |
| Ama hâlâ gitmeyi düşünüyorsa bazı nedenleri olmalı. | Open Subtitles | ولكن لا يزال، إذا كانت تفكر بالرحيل فإنها بالتأكيد لديها أسبابها |
| Destiny'nin kendine göre nedenleri olduğuna eminim. | Open Subtitles | (حسناً، أنا متأكد من أن (ديستني لها أسبابها |
| - nedenleri vardır. | Open Subtitles | لابد أنه كانت لديها أسبابها |
| Kendi nedenleri vardır. | Open Subtitles | و لديها أسبابها لترحل. |
| nedenleri vardı. | Open Subtitles | حسناً , لديها أسبابها |
| Sanırım bazı nedenleri vardı. | Open Subtitles | أفترض أنها تملك أسبابها |
| - Onun da nedenleri olduğuna eminim. | Open Subtitles | -أنا واثقة أن لديها أسبابها |
| Neden Almanca konuşmayı biliyorsun? Bir kızın kendi sebepleri vardır. Aslında "siktir git" değil, "sik beni" olacaktı. | Open Subtitles | للنساء أسبابها لم تكن هذه "تباً لك"، بل "اذهب للجحيم" |
| Ortadan kaybolmasının kendine göre sebepleri olabilir. | Open Subtitles | قد يكون لديها أسبابها الخاصة للاختفاء |
| Onun haklı sebepleri var. | Open Subtitles | لديها أسبابها التي دفعتها لذلك! |
| Annenin de bunu yapmasının sebepleri var. | Open Subtitles | أمك.. لديها أسبابها |
| Eminim kendince sebepleri vardır. Neden umursuyorum ki? | Open Subtitles | أثق أانّ لديها أسبابها - لمَ أهتمّ حتى؟ |
| Peki, sebepleri her neyse, | Open Subtitles | حسناً أياً كانت أسبابها |
| Kökü ve sonuçları. " | Open Subtitles | أسبابها و نتائجها |