| Acele et, Carl. Lanet olası bir ahmak gibi oldum. | Open Subtitles | أسرع , يا كارل . إننى سأتحول إلى خوخ مجفف |
| Muhteşem, ama Acele et Blackadder, gece yarısındaki büyük eğlenceyi kaçırmak istemezsin. | Open Subtitles | رائع، لكن أسرع بلاكادر، لا نريد أن تفوت علينا حفلة الرقص الليلة. |
| Acele et ve itibarını daha da artır ki işimiz daha kolay olsun. | Open Subtitles | أسرع و كن شخصا مهما في الجيش حتى تقدم لنا المزيد من الدعم |
| Siktir et adamları Çabuk ol. Buradan hemen çıkmalıyız yoksa ölmüş olacağız. | Open Subtitles | تبا يا رجل , أسرع علينا التحرك أو سنصبح في عداد الموتي |
| Bu arada 28 yaşında, ve bilgisayar ekranı ve dokunmatik ekranla çoğu insanın yapacağından daha hızlı şeyler yapıyor. | TED | عمرها 28 عاما، بالمناسبة، وهي تفعل أشياء بشاشة حاسبها الآلي ولوحة اللمس التي يمكن أن تستخدمها أسرع من البشر. |
| Raporumu ne kadar kısa sürede doldurursam, o kadar hızlı dönerim. | Open Subtitles | وكلما تسرع في كتابة التقرير كلما أسرع أنا في العودة إليهم |
| David kovaları bununla doldur ve dışarı götür, Hadi. | Open Subtitles | ديفيد ، املأ الدلو به واحضره للخارج ، أسرع |
| Çaresine bakacağız, çaresine bakacağız. Sadece babamı eve getir. Acele et. | Open Subtitles | سنجد حلاً لهذا، سنجد حلاً لهذا أعد أبي للوطن فقط، أسرع |
| - ...ama gitmelisin, hemen şimdi. - Sen! Acele et! | Open Subtitles | ـ ولكن عليك الرحيل الآن ـ أنت ، هيا أسرع |
| 'Acele et, Smithers! Springfield Stadyumu'na gitmeliyiz.' 'Şimdi durmanın sırası değil, Smithers! | Open Subtitles | نشاهد فيلم فى المفاعل أسرع يا سميذرز نريد أن نصل لميدان سريبنجفيلد |
| Acele et lütfen. Bebek uyanırsa başımız belada demektir. | Open Subtitles | أسرع رجاءً إذا أستيقظ الرضيع , سنصبح فى روطة |
| - Seni bundan kurtaracağım. - Sahi mi? Acele et! | Open Subtitles | ـ سأخرج منها حالاً يا صغيري ـ أسرع هل هذا يؤلم ؟ |
| Sen daha iyi saklanırsın. Acele et, akşama kadar peşinden ayrılma. - Çabuk ol evlat. | Open Subtitles | ستكون قادراً على الأختباء أفضل منهم أسرع وأتبعة طوال فترة الظهيرة يا بنى |
| Acele et. Tybalt! Bütün gün bekleyemeyiz. | Open Subtitles | أسرع يا تيبالت ، لن نستمر هنا طوال النهار |
| Şimdi Çabuk ol, Dante. Aşkını sonsuza dek kaybetmeyesin diye. | Open Subtitles | و الآن أسرع يا دانتي لئلا تخسر حبك إلى الأبد |
| Bu basit performans ölçümüzde dört veya beş kat daha hızlı. | TED | إنه أسرع بحوالي أربع أو خمس أضعاف بمقياس هذه التجربة البسيطة. |
| Daha önceki gibi ısrarcıyım, en iyi yol, en kısa yoldur. | Open Subtitles | أنا أصر، كما سبق لي، أن أفضل طريقة هي أسرع طريقة. |
| Paralı yol daha hızlı olabilirdi., Hadi aşağıya! Barbara Taylor! | Open Subtitles | الطريق الدائري كان أسرع هذا هو شاطئ ميامى لقد أقتربنا من المنزل |
| Ve şu an olduğundan çok daha çabuk olmasını isterdim. | TED | وأريد حقاً أن يحدث ذلك بوتيرة أسرع مما هي عليه. |
| Acele edin, stoklarımız sınırlıdır, en yakın Merkezî Hizmetler bürosuna gidin. | Open Subtitles | أسرع الآن قبل نفاذ الكمية إلى أقرب معرض للخدمات المركزية |
| Sen vurulduktan sonra işe biraz fazla erken dönmüş olabilirsin. | Open Subtitles | أتعلم بعد إصابتك عدت للعمل سريعاً وربما أسرع من اللازم |
| Bu arada, ABD ekibindeki ikinci koşucu Chryste Gaines dünyadaki en hızlı kadın. | TED | وبالمناسبة فإن كريستي جينز، المتسابقة الثانية بالمنتخب الأمريكي هي أسرع امرأة على الأرض. |
| Daha uzaktaki bir galaksiye bakacak olursanız, daha da hızlı hareket ettiğini görürsünüz. | TED | و لو نظرتم إلى مجرة أبعد، سوف تجدون أنها تبتعد عنا أسرع. |
| Yanlış bilgilendirme ve yanlış anlaşılmaların bu toplumlarda hızlı bir şekilde yayılmaya başladığını ve bunun da paniği artırdığını gördük. | TED | رأينا التضليل و التصورات الخاطئة قد بدأت بالإنتشار حتى بشكل أسرع خلال هذه المجتمعات، التي أصبحت أكثر حذرا إزاء الوضع. |
| Gelen seslere göre arabalarınız zaten gayet hızlı hareket ediyor. | Open Subtitles | بالنظر إلى الصوت الذي تحدثه فهي بالفعل تتحرك بشكل أسرع |