| Tanrı'nın kutsal kilisesinin Piskoposu olarak onu nasıl terk ederim? | Open Subtitles | فكيف لي بصفتي أسقف الكنيسة المقدسة أن أتخلى عنها الآن؟ |
| Bunu yapan ilk insanlardan biri Hereford Piskoposu, Francis Godwin idi. | TED | واحد من أوائل الناس الذين فعلوا ذلك كان في الواقع أسقف هيرفورد. رجلٌ يدعى فرانسيس غودوين |
| Profesyonel olarak Bishop'ın uzmanlığı yüksek riskli, bol ödüllü askerî hedefleri ele geçirmek. | Open Subtitles | بشكل محترف، أسقف يتخصّص في الإكتساب الخطر جدا، أهداف الجائزة العسكرية العالية. |
| Bishop sabah odada olmadığını iddia ediyor. | Open Subtitles | أسقف يدعي أنه لم يكن في تلك الغرفة مؤتمر هذا الصباح. |
| 1690'da bir Piskopos Juana’nın saygın bir vaaza dair kişisel eleştirisini yayınladı. | TED | في عام 1690، نشر أسقف سور خوانا نقدًا خاصًا لموعظة محترمة. |
| Bak, barlarda takılan bir çatı tamircisi istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | لا أظن أنني سأثق بصانع أسقف يقضي وقته في الحانات |
| Piskopos veya Rahip fark etmez, suçlu ölmeli. | Open Subtitles | الجانى يجب ان يموت حتى ولو كان أسقف أو كاهن. |
| Gönülsüzlüğün yüzünden seni suçlamıyorum. Londra Piskoposu ve kilise başrahibi olarak... başpiskopos sen olmalıydın. | Open Subtitles | لا ألومك على ترددك، فبما أنك أسقف على لندن وأهم رجالات الكنيسة، |
| İngiltere Piskoposu, kiliseden bir büyücünün alınmasına izin verdi. | Open Subtitles | لقد سمح أسقف انجلترا بالقبض على موسيقى أثناء وجوده فى الكنيسة |
| Piskoposu arayabilir, buraya gelmesini sağlayabiliriz. Bir ayin için olmasa da, bir konuşma, bir sembol, bilirsin işte! | Open Subtitles | نحن يُمْكِنُ أَنْ نَتّصلَ أسقف ونَحْصلُ عليه للمَجيء إلى هذه المدرسةِ، أَنْ لا يَعطي كتلة لكن ل كلام أَو رمز، تَعْرفُ. |
| Majesteleri, sizi, Bayenne Piskoposu yeni Fransa Büyükelçisi Jean de Bellay ile tanıştırmak istiyorum. | Open Subtitles | صاحب الفخامة اسمح لي بتقديم صاحب السمو جان دي بالي أسقف بايين السفير الفرنسي الجديد |
| Yani, Wesley Harding'da sana ait Bishop Cochran yıllığının... ne aradığına ait bir fikrin yok ? | Open Subtitles | لذا كان لديك أي فكرة عن السبب ويسلي هاردينغ أن يكون لديك نسخة من الكتاب السنوي أسقف كوكران؟ |
| Bishop'un adamları yıllardır bizi arıyor. | Open Subtitles | تم أسقف الأولاد تطارد لنا باستمرار لعدة سنوات. |
| Çıkmalısın! Bishop baskını duyunca senden şüphelenecek. | Open Subtitles | عندما أسقف يسمع عن الهجوم، هو سيتوقّعك. |
| Martin Bishop'a müttefik diyemem. | Open Subtitles | أنا أدعو أسقف مارتن حليف بالكاد. |
| O rahibi hatırla. Yankesici demiştin, Piskopos çıktı. | Open Subtitles | هل تذكر رجل الدين الذى قلت عنه انه نشال و اتضح انه أسقف ؟ |
| Hasat zamanı bittiğinde, Bozolar artık samanı alır ve çamurla karıştırarak köydeki çatı ve camileri güçlendirmek için kullanır. | TED | وفي نهاية الحصاد، أخذ البوزو بقايا قش الأرز وقاموا بخلطها مع الطين لتشديد أسقف منازلهم ومسجد القرية. |
| Krala hizmet etmeyen her Piskopos veya Rahip, onun yolundan gider. | Open Subtitles | واى أسقف او كاهن لن يقوم بخدمة الملك أولا فسيحظى بنفس المصير. |
| Great Northern'daki tavan yüksekliği en az üç metre diye biliyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن أسقف فندق "غريت نورذرن" يبلغ ارتفاعها ثلاثة أمتار على الأقل. |
| O aptal Fil çocukla falan çıkmayacağım. | Open Subtitles | أنا لا ستعمل التاريخ الذي غبي أسقف الرجل. |
| Ve 11.00'de His Grace ile bir resmi görüşmeniz var. Canterbury Başpiskoposu. | Open Subtitles | وفي الساعة الـ 11، يوجد مقابلة مع أسقف (كانتربري) |
| 28 yaşındayken bir Katolik rahibi oldu. | Open Subtitles | لقد أصبح أسقف في 28 من عمره |
| Ortasında tüm odaların temiz hava ve güneş ışığı almasına yardımcı olan bir avluya sahip, odalar ise geniş ve tavanları yüksek olduğundan, odalarda olmak insanı oldukça rahat hissettiriyor. | TED | إنه يحوي ساحات في الوسط حتى تتمتع جميع الغرف بضوء الشمس والهواء النقي، والغرف كبيرة وذات أسقف عالية، وبذلك فهي تكون مريحة لمن يدخلها. |
| Ely'deki kilisen, dostum York piskoposuna bağlı sanıyordun. | Open Subtitles | وانت تظن ان كنيسة أيلى تقع تحت رعاية صديق لى هو أسقف يورك |