| O kızı getirdiğinden beri her gece bir şeyler hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر به كل ليلة منذ أن أحضرت تلك الفتاة هنا |
| Sende bir şey var. Daha önce görmemiştim ama şimdi hissediyorum. | Open Subtitles | ،هناك شيء ما بخصوصك لم أره قبلا، لكنني أشعر به الآن |
| Bunu ödül savaşlarında restoranlarda, sinemada hep etrafımda hissedebiliyorum. | Open Subtitles | أشعر به بالهواء عندما أكون بالخارج بمطعم أو سينما أو مباراة ملاكمة |
| Dünya üzerinde şu an hissettiklerimi hafifletecek kadar kağıt mendil yok! | Open Subtitles | لا توجد مناديل تكفي في العالم من أجل ما أشعر به |
| Ertesi akşam, o ana kadar hiç hissetmediğim bir açlıkla uyandım. | Open Subtitles | واستيقظت في المساء التالي وأشعر بجوع لم أشعر به من قبل |
| hislerimi söylemeden anlıyor. | Open Subtitles | أنها تدرك ما أشعر به . بدون أى حاجة إلى ان اقول لها |
| Senin gördüğünle benim hissettiklerim farklı şeyler. | Open Subtitles | الذي تراه و الذي أشعر به شيئان مختلفان تماماً |
| Bunu hayatımda hiçbir şeyi hissetmediğim kadar çok hissediyorum. | Open Subtitles | أنا أشعر به أقوي من شعوري حيال أي شئ أخر في حياتي. |
| Yaşlı ve dolandırılmış. İşte böyle hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر أنى عجوز وأنى مخدوع هذا هو ما أشعر به |
| Daha önceden hiç bilmediğim bu boşluğu hissediyorum ve bu beni korkutuyor. | Open Subtitles | أشعر بفراغ لم أشعر به أبداً من قبل وهذا يخيفني |
| Neler hissettiğini biliyorum çünkü ben de hissediyorum. | Open Subtitles | أعرف ما تشعُرين به لأن لإني أيضاً أشعر به. |
| - Hâlâ içimde! hissediyorum! - Hayır, değil. | Open Subtitles | لا يزال بداخلي , أشعر به لا , إنه ليس كذلك , أنتِ بخير |
| Gerçek anlamda değil tabii, ama öyle hissediyorum. | Open Subtitles | .. أعرف بأنّ هذا غير صحيح و لكن هذا ما أشعر به |
| hissedebiliyorum. Artık yatağıma gidebilir miyim? | Open Subtitles | يمكنني أن أشعر به هل يمكنني الذهاب إلى الفراش الآن؟ |
| Deli olduğumu düşündüğünüzü biliyorum ama bunu hissedebiliyorum. | Open Subtitles | أعرف بأنّكِ تعتقدين أنا مجنون .لكنّي أشعر به |
| -Tamam. - Burda yapmama izin ver hissedebiliyorum | Open Subtitles | حسنا دعني أعزف الروك المنفرد هناك يمكنني أن أشعر به |
| hissettiklerimi size hissetirmekten çok öte bir şey. | TED | وهو يعني أكثر من جعلكم تشعرون ما أشعر به. |
| Ertesi akşam, o ana kadar hiç hissetmediğim bir açlıkla uyandım. | Open Subtitles | واستيقظت في المساء التالي وأشعر بجوع لم أشعر به من قبل |
| Duygularımın yoğunlaştığını hissettiğimde, boş bir kutu düşünürüm ve hislerimi o kutunun içine koyarım. | Open Subtitles | حينما أشعر أن عواطفي , ستُسيطر عليّ , أتخيّل ببساطة صندوقاً خالياً وآخذ ما أشعر به وأضعه , في ذلك الصندوق |
| Şu anda hissettiklerim. dünden çok farklı | Open Subtitles | الذي أشعر به الآن لست تماما مثل شعورى بالأمس |
| Sen öyle söylüyorsun ama ben öyle hissetmiyorum. Bunu hissetmiyorum. | Open Subtitles | أنتِ تقولين ذلك لكني لا أشعر به لا أشعر بذلك |
| Tek bildigim buna inanmak için içten hissetmem gerektigi. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنه علي أن أشعر به في داخلي حتى أؤمن به |
| Hiçbir şeyle yüzleşmeyeceğim, yüzleşmek istemiyorum, ve hissetmek istemediğim hiç bir duygum yok, ve buna annemin votka memeleri de dahil. | Open Subtitles | ليس علي أن أواجه شيء لا أريد أن أواجهه. وليس علي الشعور بشيء لا أريد أن أشعر به. وذلك يتضمن فودكا أمي. |
| Bu akşam... daha önce hiç hissetmediğim... bir duygu hissettim. | Open Subtitles | الليلة، شعرتُ بشيءٍ في أعماقي لم أشعر به من قبل |
| Hayatım boyunca kendimi bu kadar canlı bu kadar dürüst hissetmedim. | Open Subtitles | لم أشعر قط بحيوية أكبر وبصدق أكثر مما أشعر به الآن |
| Neler çektiğimi hisset de gör o zaman doğal olan neymiş! Çık dışarı şimdi! | Open Subtitles | أشعر بما أشعر به وأخبرنى كم هو أمر طبيعى والأن ، أخرج |
| Benim mutlu hissetmemi sağlıyor. Onu seviyorum. | Open Subtitles | وأعرف الاحساس الذي يجعلني أشعر به ، أحبّه |
| Ama hissetmediğim bir şeyi hissetmeye zorlayamam kendimi. | Open Subtitles | لكن ليس بإمكاني الشعور بشيئ لا أشعر به |
| Sadece burada oturmuş işimi kaybetmeden seni nasıl azarlayacağımı dikkatlice düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا افكر بطريقة للتعبير عمّا أشعر به بدون أن افقد وظيفتي |