Gerçek ortaya çıktığında, hakkında güzel şeyler söylemek için koşuşturup duracaklar. | Open Subtitles | نعم، حسناً، عندما تظهر الحقـيـقـة سيأتون جميعهم ليقولوا أشياء رائعة عنه |
Alışılmış bir seçim olmadığının farkındayım, ama güzel şeyler duydum. | Open Subtitles | أدرك بأنه ليس أقتراح تقليدى ولكنى سمعت عنها أشياء رائعة |
Sonra tüm bu harika şeyler olmaya ve dominolar düşmeye başladı. | TED | ثم بدأت أشياء رائعة تحدث، وبدأت قطع الدومينو بالسقوط. |
Yani, çok fazla şey var harika şeyler unutmak istemediğim. | Open Subtitles | لا تفعل ذالك أعني ، هناك أشياء كثيرة أشياء رائعة ، أنا فقط لا أريد نسيانها ، كما تعلمون |
Mai Tai dövüşleri hakkında iyi şeyler yazabilir, seni Birleşik Devletler'de meşhur edebilir. | Open Subtitles | قد تكتب أشياء رائعة عن قتال الموى تاى وتجعلك مشهورا فى الولايات المتحدة الأمريكية |
Bunun hepimiz için iyi şeyler getirmesini umuyorum ama dışarısı hiç kolay değil. | Open Subtitles | وأرجو أن يؤدي هذا إلى أشياء رائعة لنا جميعاً، ولكن الحياة ليست سهلة هناك |
Bir sanatçı olarak bir kişinin önsezilerine ve bilinçaltına erişebilmesinin inanılmaz şeyler yaratmamıza yardım eden şey olduğunu hissediyorum. | TED | وكفنان، أشعر أن الوصول لحدس أحدهم بمعرفتك اللاواعية، هو ما يساعدنا في خلق أشياء رائعة. |
Burada gerçekten muhteşem mallar var. | Open Subtitles | يوجد هنا أشياء رائعة حقاً |
Şaşırtıcı şeyler gördüm. Yepyeni bir dünya gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء رائعة عوالم جديدة تماما |
Gözlerimi evimin ötesindeki dünyaya açan birçok harika şey gösterdin bana. | Open Subtitles | لقد أريتني أشياء رائعة فتحت عيني للعالم الذي وراء منزلي |
Bu yeni yerde, başına çok güzel şeyler gelecek. | Open Subtitles | . أشياء رائعة ممكن أن تحدث لك في هذا المكان الجديد |
Birinin dostu olmak demek onlar için orada olmaktır onlar için dikkatli olmak ve ve onlar için güzel şeyler yapmak. | Open Subtitles | إذًا، كونكِ صديقة أحد يعني أنكِ تقفين بجانبه، وتهتمين به وتفعلين أشياء رائعة من أجله |
Yemeğin, manzaranın keyfini çıkartın ve mümkünse hakkımızda güzel şeyler yazın, tamam mı? | Open Subtitles | استمتعوا بالطعام ، بالمناظر واكتبوا أشياء رائعة عنا أذا تستطيعون ، حسنا؟ |
Bu uzaylı çöplüğüyle çok güzel şeyler yapabilirdik. | Open Subtitles | بإمكاننا صنع أشياء رائعة للغاية من هذه الخردة الفضائية. |
Bebeğini gerçekten çok isteyen ve onu çok sevecek bir aileye vereceksin ve harika şeyler yapmaya devam edeceksin Quinn. | Open Subtitles | انتي ستعطين الطفل للعائلة التي تريده حقا , و التي سوف تحبه و بعد ذلك أنتي ستفعلين أشياء رائعة يا كوين |
Torunum bu okula gidip harika şeyler yapsın istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن تذهب حفيدتي إلى هذه المدرسة و يكون لديها الفرصة لفعل أشياء رائعة |
Bu laboratuvar önlüğünü bana annem verdi. Çünkü hep benim harika şeyler yapacağımı hayal ederdi. | Open Subtitles | أمي أعطتني هذا المعطف المختبري لأنها كانت دوماً تحلم أنني سأفعل أشياء رائعة |
Güçlüdür ve doğru ellerde harika şeyler yapılabilir ama aynı zamanda her şeyi yok edebilir de. | Open Subtitles | قوة خارقة اذا كانت في الايدي الصحيحة يمكن أن تفعل أشياء رائعة ولكن يمكنها أيضا تدمير كل شىء |
Kaderinde onunla beraber çok iyi şeyler yapmak olan bir hediye. | Open Subtitles | هبة يمكنك أن تفعلي .من خلالها أشياء رائعة |
Belki oralarda bir yerde, daha iyi şeyler vardır. Mükemmel şeyler. | Open Subtitles | لكن ربّما هناك أشياء أخري أفضل هناك، أشياء رائعة, |
Mai Tai dövüşleri hakkında iyi şeyler yazabilir, seni Birleşik Devletler'de meşhur edebilir. | Open Subtitles | قد تكتب أشياء رائعة عن قتال الموى تاى وتجعلك مشهورا فى الولايات المتحدة الأمريكية |
Ve inanılmaz şeyler yaratabilirsin çünkü Özel Kişi sensin. | Open Subtitles | وأنت قادر على فعل أشياء رائعة .لأنك المميز |
Burada gerçekten muhteşem mallar var. | Open Subtitles | يوجد هنا أشياء رائعة حقاً |
Şaşırtıcı şeyler duydum senin hakkında, Kaleidoscope hakkında. - Nereden? | Open Subtitles | لقد سمعت أشياء رائعة عنك |
Şuan hiçbir şey göremiyor olsam da geçmişte birçok harika şey görmüştüm. | Open Subtitles | منذ عميت , رأيت أشياء رائعة احزر ماذا ؟ |