| Ama o iki iğrenç herif bana sürekli aptalca şeylerden bahsederken, o, bana güzel şeyler söyledi. | Open Subtitles | لكنه بخلاف ذلك الشخصين الذين دائما ما يقولون أشياء مزعجة فقد كان دائماً يقول أشياء لطيفة. |
| Ama güzel şeyler olsunlar. Bir bayana uygun şeyler. | Open Subtitles | لكنها ستكون أشياء لطيفة لإمرأة كما تعرفين أشياء مناسبة لإمرأة |
| Yani, tüm hayatın boyunca güzel şeyler almak için çalışıyorsun ama birisi gelip onlar için seni öldürüyor. | Open Subtitles | أقصد، تعمل طوال حياتك لتحصل على أشياء لطيفة ومن ثَمّ يأتي أحدهم ويقتلك من أجلها |
| Böyle yerlerin sahibi olmanın faydası iyi insanlara iyi şeyler yapmaktır. | Open Subtitles | إنها أحد مميزات إقتناء أماكن كهذه عمل أشياء لطيفة لأشخاص لطفاء |
| 80 yıldır tek tutkumuz, iyi insanlar için iyi şeyler yapmak. | Open Subtitles | منذ 80 عامآ و نحن لدينا رغبة واحدة فقط عمل أشياء لطيفة لأشخاص لطفاء |
| Ne zaman kendimi mutsuz hissetsem, güzel şeyleri düşünmeye çalışırım. | Open Subtitles | عندما أشعر أنني غير سعيدة فقط أفكر في أشياء لطيفة. |
| Bir daha gelmem için güzel şeyler söylüyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط أقول أشياء لطيفة للحفاظ على لي العودة، |
| Aman Tanrım, onun hakkında güzel şeyler söyleyeceksen gidiyorum. | Open Subtitles | لن أقف بلا حركة وأنت تقول أشياء لطيفة عنها |
| Tamam, unutma, kocaman gülümse, sonra onu kucakla ve bir öpücük ver, ve sadece destekleyici, güzel şeyler söyle. | Open Subtitles | حسناً ,ألآن تذكري , إبتسامة عريضة ثم عانقيه وقبليه وقولي فقط أشياء لطيفة مٌساندة |
| #Beni destekleyen insanlar ile... #...bana güzel şeyler söyleyen insanlar birlikte. | Open Subtitles | الناس يؤيدونني المزيد من الناس يؤيدونني ويقولون أشياء لطيفة |
| Şimdi benim hakkımda güzel şeyler söylersen sana kocaman güzel bir bahşiş veririm. | Open Subtitles | الآن ، فلتقُل أشياء لطيفة عني يوجد بقشيش كبير ولطيف جداً لك |
| Gazetelerde okuyorum Dunaway hakkında çok güzel şeyler söylüyor. | Open Subtitles | كنت أقرأ في الجرائد كانت تقول أشياء لطيفة عن دنواي |
| Benim hakkımda çok güzel şeyler söyledi. | Open Subtitles | لقد كان يقول أشياء لطيفة جداً عني. |
| Benim hakkımda insanların önünde güzel şeyler söylemene ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لا أريدك أن تقول ...أشياء لطيفة عني أمام الناس |
| -Sadece babanla ilgili güzel şeyler söylemen hoş. | Open Subtitles | الأمر فقط... انّه لمن الرائع سماع أنّك تقول أشياء لطيفة عن أبيك |
| Birbirimiz için iyi şeyler yapabiliriz değil mi? | Open Subtitles | ,يمكننا أن نفعل أشياء لطيفة مع بعض ألا نستطيع؟ |
| İyi şeyler söylediler. Çok kötü olmayacak yani. | Open Subtitles | قالتا أشياء لطيفة لذا الأمر ليس بهذا السوء |
| Demokratik Komite'nin başkanının senin hakkında iyi şeyler söylemesi kötü değil. | Open Subtitles | ليس سيئا وجود رئيس لجنة الديمقراطية يقول أشياء لطيفة عنك. |
| Basının yaptığın şeyle ilgili söyleyecek güzel şeyleri var. | Open Subtitles | زيارتها الصحافة بالتأكيد أشياء لطيفة ليقوله عن عملك. |
| Bana güzel şeyleri alamayacak bir pislik gibi davrandı. | Open Subtitles | عاملتني كحثالة بيضاء لا يمكنها تحمل شراء أشياء لطيفة |
| Kurtarmaya değer... kurtarmaya değer çok hoş şeyler var. | Open Subtitles | هناك بعض الأشياء أشياء لطيفة جدا تساوي الحفاظ أشياء جميلة |