"أصر على" - Traduction Arabe en Turc

    • ısrar etti
        
    • ısrar ediyorum
        
    • için ısrar
        
    • ısrarcı
        
    • ısrarcıyım
        
    • ısrarla
        
    • ısrar etmek
        
    • ısrar ediyor
        
    • konusunda ısrar
        
    Beyler, Bay Ballard ikinizi birden hemen görmek için ısrar etti. Open Subtitles أيها السادة.. السيد بالارد أصر على أن يراكم جميعا فى الحال
    Evine gidince de, pencerenin önünde sevişmemiz konusunda ısrar etti. Open Subtitles لكن، في منزله أصر . على أن نتداعب أمام النّافذة
    Bu yüzden ısrar ediyorum ki sürücülerim dakik olsunlar. TED ولذلك أصر على حضور السائقين في الموعد المحدد.
    Her neyse, tatmin olmuş bir kadın müşteri olarak bu kadın ayakkabı dükkanı olduğu için ödemekte ısrar ediyorum. Open Subtitles على أي حال، باعتباره راض العملاء امرأة... ... في هذا، محل لبيع الاحذية النسائية، أنا أصر على أن أدفع.
    Motome Chijiiwa'nın harakiri yapmasında ısrarcı olan ilk kişi Hikokuro'ydu. Open Subtitles هيكوكيرو" هو الذى أصر" "على إجبار "موتومو شيجيوا "بتنفيذ "هراكيرى
    Durumunu Rosamund'a anlatmanda ısrarcıyım. Open Subtitles لذا فأنا أصر على أن تصارح روزاموند بظروفك الحقيقية
    Scooter beni partiden önce ısrarla Mobile'de şık bir yere yemeğe götürmek istiyor. Open Subtitles سكوتر أصر على أن يأخذنى للعشاء قبل الحفله فى مطعم راقى ما فى بلده موبيل
    Ve sonra yıllar ilerledikçe bu şekilde kalmasında ısrar etti Open Subtitles ومن ثم، خلال السنوات، أصر على إبقاءنا للعلاقة كما هي
    Fakat biliyorsunuz ki, bütün ürünlerini fotoğrafa almamıza ısrar etti, bu yüzden birçok uzaklaştırma yaptık. TED لكن أتدرون، لقد أصر على أن يظهر كل محصوله في الصورة لذلك اضطررنا نوسع مجال الصورة كثيرًا
    fakat Jonathan ödemek için ısrar etti, bu yüzden dükkana gitti ve bozukluğu tamamlamak için ihtiyacı olmayan bir şey aldı. TED ولكن جوناثان أصر على الدفع، فذهب إلى المتجر وأشترى شيئاً لم يكن يحتاجة للحصول على الفكة.
    Biraz geç kaldım, beni eve bırakmakta ısrar etti. Open Subtitles تأخرت قليلا لأنه أصر على أن يأخذني للبيت
    Lizzy! Olduğun yerde kalıp Bay Collins'i dinlemen konusunda ısrar ediyorum. Open Subtitles ليزى,أنا أصر على بقائك حيث أنت وسماع مايريد السيد كولينز أن يقوله
    - Bazı yer kuralları. Kamuyu ilgilendiren kayıplarla ilgili, açıklamanın tarihini koyma işini bize bırakmanızı ısrar ediyorum. Open Subtitles بعض القواعد الأساسية بالرغم من ذلك فأنا أصر على السماح لجدولة التصريح بجميع المعلومات للخسائر العامة
    - Bazı yer kuralları. Kamuyu ilgilendiren kayıplarla ilgili, açıklamanın tarihini koyma işini bize bırakmanızı ısrar ediyorum. Open Subtitles بعض القواعد الأساسية بالرغم من ذلك فأنا أصر على السماح لجدولة التصريح بجميع المعلومات للخسائر العامة
    Bu naçizane nükteli tampon çıkartmalarına nazik davranman hususunda ısrar ediyorum. Open Subtitles أصر على أن تهتم بشكل خاص بـ مجموعتي, القيمة و الطريفة من ملصقات المصد
    Her zaman bir külüstür üzerinde çalışır, yardım etmem için ısrar ederdi. Open Subtitles دائما يعمل على تلك الخردة والتي أصر على أن اُساعده في إصلاحها.
    Ördeği sevmediğimi biliyordu zayıf gagasından ötürü ama yine de onu öylece gözüme sokmakta ısrarcı davrandı. Open Subtitles علم بأني أمقت البطة بسبب ضعف منقارها لكنه أصر على عرضها على أي حال
    Zirvenin yapılmasında ısrarcıyım. Open Subtitles أنا أصر على المضي قدماً في اجتماع القمة
    Verdiğim son partide babam ısrarla... bütün gece Benny Goodman çaldı. Open Subtitles ........ الحفلة السابقة كان عندي أبي أصر على اللعب مع بني غودمان طوال الليل
    Halkınızla kavgamız yok, ama bu kafese girmenizde ısrar etmek zorundayım. Open Subtitles لسنا متخاصمين مع شعبك، لكن يجب أن أصر على دخولك لهذا القفص
    Oyuncağın sorumlu olduğunda ısrar ediyor. Open Subtitles لقد أصر على ان دميته كانت هي المسؤولة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus