| Sanırım iki tane başarılı şirketin vardı ve sonra radyoları dönüştürmek için uyduları nasıl kullanabileceğimize ilişkin problemi ele almıştın. | TED | أظن أنك كان لديك شركتان ناجحتان وعندئذ شرعت في العمل على قضية كيفية استخدام الأقمار الصناعية لإحداث ثورة في الإذاعة |
| Sanırım bunları biliyorsun. Buraya yakın bir yerde oldu kaza. | Open Subtitles | أظن أنك تعلم بأن هذا قد حدث بالقرب من هنا |
| Bence çok yakınınızda bir tehlike var. Naçizane fikrimi sorarsan, buradan uzaklaşın. | Open Subtitles | ثمة ما جعلني أظن أنك في خطر فإذا أخذت نصيحة رجل متواضع |
| Bence sen yeryüzündeki en aptal adamsın, fakat azmine hayranım. | Open Subtitles | أظن أنك أغبى رجل على وجه الأرض لكني معجب بمثابرتك |
| Hala içerde olduğunu sanıyordum. Çıkmışsın, tebrikler. | Open Subtitles | كنت أظن أنك مازلت سجيناً ولكن خرجت , أيها الوغد |
| İlişkimdeki sorunları anlatmam için en isabetli kişinin sen olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أتعرف، لا أظن أنك أفضل واحد لأتحدث معه عن صعوبات علاقتي |
| Galiba Lisa'yla sen, 200 dolarına bilardo oynamışsınız ve o kazanmış. | Open Subtitles | أظن أنك أنت وليزا لعبتما على 200 دولار وهي التي ربحت |
| Bunun önemli olduğunu düşünmüştüm. Sanırım bana bir özür borçlusun, Barbara. | Open Subtitles | ظننت أنه سيكون مهمًا أظن أنك تدينين لي باعتذار , باربرا |
| Sanırım geçmişimi geride bırakmanın ne kadar zor olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أظن أنك تعرف كم حاولت جاهداً أن أترك الماضي خلفي |
| Sanırım, üç bin kilometre yol kat etmemi sadece çene çalmak için istemedin. | Open Subtitles | إذاً يا بني، أظن أنك لم تصر أن أسافر 2000 ميل لمجرد محادثة |
| Neden kahraman olduğunu kendine açıklaman gerekiyorsa Sanırım o zaman gerçekten kahraman değilsindir. | Open Subtitles | أظن أنك لوكنت تبرر لنفسك لماذا أنت بطل من الواضح أنك لست بطلا |
| Ama Sanırım bana oraya inanmam gerektiğini söyleyeceksin, doğru mu? | Open Subtitles | لكنى أظن أنك ستخبرنى أنه يجب علىّ, أليس كذلك ؟ |
| Aslına bakarsan Sanırım ilk başta benden, senden hoşlanmadığım için hoşlanıyordun. | Open Subtitles | بصراحة، أظن أنك أعجبت بى فقط لأننى لم أكن معجبة بك |
| Bence biraz daha prova etmeli ve Aralıkta bir daha başvurmalısın. | Open Subtitles | أظن أنك تحتاجين للتدرب قليلاً وتعيدين تقديم طلب الإنظمام في دجنبر. |
| Şunu biraz daha sessiz yapamaz mısın canım? Bütün sokağı uyandırmak istemezsin Bence. | Open Subtitles | ألا يمكنك أن تقوم بذلك بصوت أعلى أظن أنك لم تفلح بإيقاظ الحي |
| Bunu da düşününce Bence sürekli gözetim gerekmeksizin birkaç ay devam edebilirsiniz. | Open Subtitles | بآخذ هذا بالإعتبار، أظن أنك يمكنك المزاوله بدون المراقبه الثابته لمدة شهرين. |
| Ama içten içe Bence onu çok iyi tanıdığımdan korkuyorsun. | Open Subtitles | ولكن في داخلي أظن أنك مرتعدة من إنني أعرفه جيدًا. |
| Ayrıca Bence bir doktor falan bulsan da iyi olur çünkü Bence ufak bir felç falan geçirmiş olabilirsin. | Open Subtitles | وأظن أنه ربما عليك استشارة طبيب أو أحد ما لأنني أظن أنك عانيت سكتة دماغية أو أمر ما |
| Biliyor musun, beni biraz şaşırttın. Annenin mutlu olmasını istersin sanıyordum. | Open Subtitles | إنني متفاجئ قليلاً منك كنت أظن أنك تريد أن تكون أمك سعيدة |
| En sonunda yasal olarak evlenebilecek olmanın nasıl hissettirdiğini anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنك تفهم كيفية شعور أن تستطيع أخيراً الزواج قانونياً. |
| Dün gece ne tür bir belaya bulaştığını fark etmedin Galiba. | Open Subtitles | لا أظن أنك تدرك ما نوع المشاكل التى كنت فيها البارحة |
| bir şeyi bilmeni istiyorum, doğru olanı yaptığını düşünüyorum ve... | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعرفى أننى أظن أنك تفعلين الشىء الصحيح |
| Ayak Klanı hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışıyordum ve bu konuda hiçbir bilgin olmadığını düşünmemiştim. | Open Subtitles | أظن أنك تعلم مقدار ما أعلم عن هذه العصابة ولا أظن أنك تفعل شيء حيالها |
| Emir verecek bir pozisyonda olduğunu düşünmüyorum. Ya sen? | Open Subtitles | لست أظن أنك في وضع يخول لك اصدار الأوامر |
| Sen bu gece Herhalde çocuklarla yine çıkarsın, değil mi? | Open Subtitles | . أظن أنك ستخرج أنت والرجال ثانيةً الليله؟ |
| Düşündüğünü düşündüğüm şeyi düşünmüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تفكرين ما أظن أنك تفكرين فيه أليس كذلك؟ |
| sanıyorum, bu akşam anne ve babamıza gelemiyorsun? | Open Subtitles | أظن أنك لن تذهبي إلى الأمّ والأبّ اللّيلة؟ |
| - Konuşurken dinlediğini hiç sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن أنك تصغي حينما أتحدث عن هذا الأمر حقًا, أنا أصغي |