| Ben de sevişmenin ortasında benden birden uzaklaşan erkeklere alışık değilim. | Open Subtitles | حسناً ، لم أعتد على أن يتوقف الرجال في منتص المداعبه |
| Bu kadar geç saatte yolu arabalarla paylaşmaya pek alışık değilim de. | Open Subtitles | لم أعتد على رؤية السيّارات على هذا الطريق في هذا الوقت المتأخّر. |
| Ben de Beyaz Saray'da tek başıma kalmaya alışık olmadığım için buraya geleyim de kongre konuşmasının nasıl gittiğine bakayım, dedim. | Open Subtitles | لقد غادر الأطفال إلى المدرسة الداخلية، ولم أعتد على البقاء لوحدي في البيت الأبيض بعد، ففكرت، لم لا آتي إلى هنا، |
| Bütün bir yaz geçti ama hala senin şu saçına alışamadım. | Open Subtitles | طوال الصيف ، و مازلت لم أعتد على قصة شعرك تلك |
| Burada sadece sen ve ben olmamıza alışamadım. | Open Subtitles | كما تعرف، لا زلت لم أعتد على تواجدنا لوحدنا هنا. |
| İnsanların beni öldürmeye çalışmasına alışık değilim. | Open Subtitles | انا لم أعتد على الناس الذين يحاولون قتلى |
| Kirli, umumi tuvaletlerden adam toplamaya alışık değildim. | Open Subtitles | لم أعتد على حضن الرجال في الحمامات العامة القذرة. |
| Biliyorum. Sadece korumam gereken birini kaybetmeye alışık değilim. | Open Subtitles | أعلم، ولكني لم أعتد على خسارة بريء من المفترض أن نقوم بحمايته |
| Seks hayatım hakkında sorguya çekilmeye alışık değilim biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلمين ، لم أعتد على الإجبار بالرغبة الجنسيه |
| Normal bir ilişki düzenine pek alışık değilim. | Open Subtitles | .. اعني، أنا لم أعتد على مسألة العلاقة الطبيعية |
| Özür dilemeye alışık değilim burada çikolata var. | Open Subtitles | .. لم أعتد على الإعتذار ولكن هاكِ بعضاً من الشيكولاتة لم أمسّ أيّ طعام به كربوهيدرات منذ عام 1985، ولكن، شكراً لكِ |
| Özür dilemeye alışık değilim burada çikolata var. | Open Subtitles | .. لم أعتد على الإعتذار ولكن هاكِ بعضاً من الشيكولاتة |
| İşten eve yanımda biriyle dönmeye alışık değilim, tamam mı? | Open Subtitles | لم أعتد على الرجوع في السيارة إلى البيت مع أحد ، اتفقنا؟ |
| Soyulmaya alışık değilim. | Open Subtitles | لم أعتد على أن أتعرض للاعتداء. |
| Ben sadece birisinin buraya gelmesine alışık değilim. | Open Subtitles | إنني فقط... لم أعتد على إدخال أي شخص هنا... |
| Bu kurallara alışık değilim. | Open Subtitles | لم أعتد على كل هذه القواعد والمواصفات. |
| Krizin bittiği fikrine henüz alışamadım sanırım. | Open Subtitles | ...... أعتقد أني لم أعتد على فكرة أن هذه الأزمة قد انتهت |
| Hâlâ bu saçına alışamadım gitti. | Open Subtitles | مازلت لم أعتد على قصة الشعر تلك |
| Ama buna asla alışamadım. | Open Subtitles | لكنني لم أستطع أن أعتد على ذلك أبداً |
| - Sanırım ben yüksekliğe alışamadım. | Open Subtitles | أعتقد أنّي لم أعتد على الارتفاع بعد |
| Böyle insan gibi görünen cesetlere alışkın değilim. | Open Subtitles | لم أعتد على رؤية جسد كاملاً يبدو كثيراً كأنه بشر |