|      Neyse, o kadar da kötü değildi. Çoğunu kurtardık sanırım.      | Open Subtitles |       ذلك لم يكن سيئاً جداً أعتقد بأننا أنقذنا أغلبه      | 
|      - ...ama o benimkilerin Çoğunu aldı. - Ne için?      | Open Subtitles |       لَكنَّ أغلبه ماخوذ من اللغمِ من اجل ماذا؟      | 
|      Çoğu her konuda gerçekten de yoğun bir biçimde konuşuyordu.      | Open Subtitles |       في أغلبه كان عن أناس يتجادلون فعلا عن أيا كان, و بأسلوب حاد جدا      | 
|      Mahallenin Çoğu siyah işçi sınıfından.      | Open Subtitles |       هذا الحي أغلبه من الطبقة العاملة السوداء      | 
|      Fakat bence bu çoğunlukla aşırı ataerkil işverenlerden geliyor.       | TED |       ولكني أعتقد أن الأمر يرجع في أغلبه للأبوية المُفرطة لأرباب العمل.       | 
|      Bu terzilik şaheserleri için iki güçlü kadın ve tekerlekli sandalyedeki bir çocukla güreşmek zorunda kaldım ama büyük bir kısmı burada.      | Open Subtitles |       لذا، أنا كان لا بدّ أن أكافح إمرأتان قويتان جدا و طفل في كرسي معوّقين لمادة تصميم الأزياء لكن أغلبه هناك      | 
|      Arkadaşının işlerinin Çoğunu Deep Web'ten aldığını biliyoruz.      | Open Subtitles |       نعرف أن صديقكِ يقوم بالعمل أغلبه عبر الديب ويب      | 
|      Dergide gördüğüm bazı şeylerin, güzel olanları vardı, ...fakat Çoğunu beğenmedim.      | Open Subtitles |       البعض مِنْ الذي l رَأى في المجلاتِ، البعض مِنْ أَنَّهُ كَانَ جميلَ، لكن أغلبه l لَمْ يَحْببْ. lt كَانَ مبهرجَ.      | 
|      - Çoğunu arkalarında bıraktılar, ancak yine de hala ellerinde yarım düzine Goa'uld gezegeni yok edecek kadar var.      | Open Subtitles |       - - لقد تركوا أغلبه , خلفهم لكن لازال لديهم الكفاية , لمحو علىالأقلستةعوالم"جوائولد"      | 
|      Ve bana çok fazla değer veriyorsun. Onun Çoğunu kardeşin hak ediyor.      | Open Subtitles |       وأنت أطريت علي كثيراً يستحق أخوك أغلبه      | 
|      Dünya'nın atmosferı Çoğunu emiyordu.      | Open Subtitles |       غلاف الأرض الجوي كان يَمتصُ أغلبه.      | 
|      Bu keçi kanıyla bir çember çizilmiş. Ama yağmur izlerin Çoğunu silmiş.      | Open Subtitles |       المطر غسل أغلبه بعيدا.      | 
|      Çoğu günlük çekimleri izleme görüntüm, ama arada işe yarıyor.      | Open Subtitles |       أغلبه مشاهد لي و أنا أشاهد المسلسلات و لكن أحياناً أستفيد منه      | 
|      7-Her seksin sonuçları vardır bunların Çoğu berbattır."      | Open Subtitles |       السابعة: كل أنواع الجنس له عواقبه أغلبه رهيب      | 
|      Bilmiyorum. konuşmaların Çoğu ispanyolcaydı.      | Open Subtitles |       أنا لا أعرف. أغلبه كان في اللغة الإسبانية.      | 
|      Bazıları genellikle karbondan bazıları demirden, hatta Çoğu platinyum ve altından oluşuyor.      | Open Subtitles |       البعض أغلبه من الكربون أخرون من الحديد , و غيرهم حتى من البلاتينيوم و الذهب      | 
|      Çoğu iyi şeyler ama bazıları da çok kötü.      | Open Subtitles |       أغلبه جيد، وبعض منه سيء للغاية.      | 
|      Çoğu zaman geyik iç yağı, bazende küçük ördek parçaları.      | Open Subtitles |       أغلبه دهون الرنة الرنة وأحيانا البط      | 
|      Ben de fırında bulduğumuz külleri inceliyordum ve çoğunlukla şey, kül buldum, evet.      | Open Subtitles |       كنت أبحث في الرمـاد الموجود في البيتزا ووجدت أغلبه رماد ووجدت أيضاً.      | 
|      Zaman, çalışmayla ölçülüyordu duvar saatleri ve kol saatleri de var tabii ama çoğunlukla çalışma.      | Open Subtitles |       الوقت كان مقِاسَا بمقدار العملِ وأيضاً بالساعاتِ والساعاتِ، لكن أغلبه بالعمل      | 
|      NASA'nın Voyager sondası buradan geçtiğinde çoğunlukla donmuş azot buzla örtülü bir dünyayı ortaya çıkardı.      | Open Subtitles |       عندما مرّ بجواره مكّوك "ناسا" الفضائي "فوياجر" كشف عالمًا يُغطّي أغلبه ثلجٌ نيتروجيني متجمّد      | 
|      Hamburgerin büyük bir kısmı var.      | Open Subtitles |       حسنا ، أغلبه سندويتش      | 
|      Bitir işini!      | Open Subtitles |       أغلبه      |