| Dışarıda bekliyoruz. Ama zaten bildiğini varsayıyorum. O yüzden, işte olacaklar... | Open Subtitles | نحن في الخارج، لكن أفترضُ أنّكِ تعلمين هذا مُسبقاً، لذا هاكِ ما سيحدث |
| Evet. Gerçekten bunun gerçekleştiğini ve kabûs olmadığını varsayıyorum. | Open Subtitles | أجل، أفترضُ أنّها أوَّل مواعدة لي عنه بالفعل، ولستُ في ذات كابوسٍ مُروِّعٍ. |
| Weather Dağı'ndaki çocukların iyi olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترضُ بأن الـفتيان في ماونت ويذر بـخير. |
| Bu güzel ülkeden göç ettiğinizi zannediyorum. | Open Subtitles | أفترضُ بأنكما مهاجرين من هذهِ البلدِ الجميلة؟ |
| Sanıyorum ki başka bir alıcı ile ilgileniyorsunuz, bu yüzden kişisel olarak gelip bir teklifte bulunmayı düşündüm, ki eminim ilgi çekici bulacaksınızdır. | Open Subtitles | أفترضُ أنكَ تلقيتَ عرضا آخر, و لهذا... قررتُ مقابلتكَ شخصيا لأقدم لكَ عرضا أقوى من سابقه |
| Bu orospu çocuğunun hâlâ oksijen israf etmesinin sağlam bir sebebi olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترضُ وجود سبب مُقنِع لم لا يزال ذاك الوغد حياً. |
| Thomas'ın yaptığı portalın Sophia'nın planının bir parçası olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترضُ أنّ البوّابةَ التي بناها (توماس) هي جزءٌ من الطريقة |
| Dışarda olmanın sebebinin para olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترضُ بأن المال هو سبب تواجدك هنا |
| Sayın Başkan, 514 numaralı uçuştaki 183 yolcunun fazla yaşayamayacağını fark ettiğinizi varsayıyorum. | Open Subtitles | -فخامة الرئيس أفترضُ أنّكم تدركون الآن أنّ الـ 183 راكباً الذيناستقلّواالرحلة514 ... ليس أمامهم وقتٌ طويل ليعيشوا |
| Önemli olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترضُ أنّه مهم |
| Kandırıldığını varsayıyorum. | Open Subtitles | حسناً، أفترضُ أنّه مخدوع. |
| Geldiğini varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترضُ بأنهُ حضر |
| Papa Legba, zannediyorum. | Open Subtitles | أفترضُ أنّكـ المدعوِ بـ # بـابـا ليقبا # |
| Öyle zannediyorum. | Open Subtitles | أفترضُ ذلك. |
| Jules burada olduğunu biliyor mu? Öyle Sanıyorum, onu öldürdüğüme göre. | Open Subtitles | أفترضُ ذلك، بما أنّني قتلتُها للتوّ. |