| Ben buraya gelmeden mahvolmuştu zaten. Sen benim hayatımı mahvettin. | Open Subtitles | لقد كانت مُفسَدة عندما أتيت إلى هنا أنت أفسدت حياتي |
| İşi bitirmemize bu kadar kalmıştı ama sen hepimizi mahvettin! | Open Subtitles | لقد كنا قريبون جدا من إعتقاله ولقد أفسدت كل شىء |
| Ki, burada özenle yaptığım her şeyi berbat etmemiş olman koşuluyla. | Open Subtitles | بعد الأداء في البنك، لن أكتشف أنك أفسدت كل بصماتي هنا |
| Ve buraya geldiğinde, çeneni kapalı tut. berbat ediyorsun sadece. | Open Subtitles | و عندما يصل أبق فمك مغلقا و إلا أفسدت الأمر |
| Doğal olarak mahvettim. Şimdi tek başıma bir dashiki içindeyim. | Open Subtitles | بديهي، أفسدت كلّ شيء وها أنا لوحدي في لباس إفريقي |
| Evet, güvenli bir yere park etmiştim ve bu her şeyi mahvetti. | Open Subtitles | أجل , لقد قمت بتغيير مكان الشاحنة وتقريباً قد أفسدت الأمر برمته |
| Kyle için özel olmasını istedim ama batırdım. | Open Subtitles | اردتها ان تكون مميزة لكايل لكني أفسدت الامر |
| Sanal gerçekliğin keyfini çıkarıyordum. Sen de gerçek yüzünle mahvettin. | Open Subtitles | كنت أستمتع ببعض الواقع الافتراضي، ولكنك أفسدت الأمر بوجهك الحقيقي |
| Tatlım itiraf edeyim, bütün hafta sonu planlarımı mahvettin. | Open Subtitles | يا حبيبتي يجب أن أقول لك أنكِ أفسدت جميع خططي لنهاية الأسبوع |
| -Bebeğimiz olsun istedik ama sen herşeyi mahvettin. | Open Subtitles | أردنا أن يكون لنا طفل لكنكِ أفسدت كل شيء |
| Ben, başka biriyle birlikte olacak diye işleri berbat ettim. | Open Subtitles | لقد أفسدت حتى إمكانية , بين بأن يواعد شخص آخر |
| Bir çuval inciri berbat etmiştim. | TED | و أدركت أنني قد أفسدت الأمر برمته تماما. |
| Herşeyi berbat ettin, piç! Bir daha asla Sullivan'la çalışamazsın! | Open Subtitles | لقد أفسدت الحفلة, ايها الحقير لن تقدم ابدا مع سوليفان مرة اخري |
| Krasner diyor ki "Üzgünüm kahvaltınızı mahvettim." | Open Subtitles | لذا قال له كراسنر : أعتذر ان كنت قد أفسدت افطارك |
| Bu çok kötü. Bu bizim ilk aile gezimiz ve ben herşeyi mahvettim. | Open Subtitles | هذا رهيب أول رحلة لنا كعائلة وقد أفسدت كل شيئ |
| Okuldaki en popüler kız oldum. Ama bunu kibirle mahvettim. | Open Subtitles | أصبحت أشهر فتاة بالمدرسة ولكنني أفسدت الأمر بغروري |
| Dış floşumu mahvetti bu kart. Rakibim hile yapıyordu bence. | Open Subtitles | هذه البطاقة أفسدت عليّ حصيلة سحب خارجيّ، أظن خصمي غشّني. |
| Son sınavımı da batırdım. | Open Subtitles | و لا أعلم، أنا أفسدت إختباري النهائي فحسب |
| Tatlım, her şeyi mahvettiğim için özür dilerim... ama inan bana o masör... | Open Subtitles | حبيبي أنا متأسفة أنني أفسدت كثيراً من الوضع ولكن اقسم لك بأن المُدَلِّك |
| Ben biliyorum. Sen her şeyi başından batırdın. | Open Subtitles | ولكن أستطيع أن أقول بأنك أفسدت كل شيء منذ البداية |
| Lütfen. Yoksa gününüzü mahvettiğimi düşünürüm ve bu isteyeceğim son şey olur. | Open Subtitles | أرجوكِ، أو سأشعر بأنّي أفسدت اليوم وهو آخر شيء أريد أن أفعله |
| Benim evlenme teklifi olayım da böylece mahvoldu. | Open Subtitles | حسناً ، لقد أفسدت على موضوع قيامى بعرض الزواج |
| Aylarımı verdiğim operasyonun içine sıçtın Steve, kimliğim, her hareketimden endişe etmem, davada ele geçirdiklerim, uykusuz gecelerim? | Open Subtitles | أتعلم ؟ أفسدت عملية قضيت بها أشهر متخفية أفكر بكل خطوة كي لا أمسك وأسهر الليالي |
| Fark etmediyseniz kaydımı mahvettiniz. | Open Subtitles | و في حال لم تلاحظ فقد أفسدت للتو عملية التسجيل إخرج في الحال |
| Ne zamandır bu terfiyi bekliyorum ve sen içine ettin. | Open Subtitles | كنت في إنتظــار هذه الترقيـة والآن أفسدت أنت علي الأمـر. |
| Hiçbir şey yapmadı. Ben yaptım, ben sıçtım, ben! | Open Subtitles | لم تفعل شيء, أنا قمت بهذا أنا أفسدت الأمر, أنا |
| İkinci gününde önemli bir işi mahvettiğini söylemek istemiyorum. Suçu üstüme alacağım. | Open Subtitles | لا أريد إخباره أنك أفسدت إشتراك رئيسك في ثاني يوم لك |
| Kıçındaki bir tane tüy kadar bile değeri olmayan iki bok torbasını öldürdün. | Open Subtitles | لقد أفسدت الأمر حقاً وقتلت شخصاً لا يستحقان حتى التفكير بهما |