| Onu bu kazayı aramızda tutması için ikna ettik. | Open Subtitles | فقد أقنعناه بإبقاء هذه الحادثة فيما بيننا |
| Şaraptan şüphe etmesini sağlamakla kalmadık şarabın sahte olduğuna ikna ettik, bu yüzden de denetçiye rüşvet verdi. | Open Subtitles | لم نجعله يشكّك في النبيذ فقط لقد أقنعناه بأنه مزيّف فقام برشوة المراقب |
| Ama motelden çikmaya ikna ettik. | Open Subtitles | لكننا أقنعناه بمغادرة الفندق |
| Onu bize izin vermesi için ikna ettik. | Open Subtitles | وقد أقنعناه بطريقةٍ ما للخروج |
| Nihayet Langley'e dönmeye ikna ettik. | Open Subtitles | نحن أخيراً أقنعناه للعودة إلى (لانغلي) |