| Tabii kolay yaftalar bulmak herkesin işine geliyor. | Open Subtitles | أكيد يريد الناس دائماً أن يضعوا علامة سهلة على الأشياء |
| Tabii hazır başlamışken tüm polis teşkilatını araştıralım olsun bitsin. | Open Subtitles | أكيد , لماذا لا يتم إختبار كل أقسام الشرطة |
| Ortada herhangi bir hüküm olmasa mı? Evet. Elbette öperdim. | Open Subtitles | ماذا لو لم يكن هناك أي قوانين أكيد كنت لأفعلها |
| Elbette. Affedersin. Sen ikinci orta adam olacaksın. | Open Subtitles | أكيد, أنا متأسف ستكون أنت ثاني شخص في المنتصف |
| İşten bir arkadaşım bana onu önerdi. Sorununa kesin çözüm dedi. | Open Subtitles | صديق لي في العمل اخبرني بمراهنه، وقال لي انه شيء أكيد. |
| Tabi. - Bir kere davet edildin mi daima gelebilirsin sanıyordum. | Open Subtitles | أكيد ، أنا فكرت للحظة أنك مدعو أنت دائماً يمكنك الدخول |
| Uzman değilim, ama Kesinlikle bir sokak çocuğu gibi görünmüyor. | Open Subtitles | أنا لست خبيرة لكن ذا أكيد لا يبدو كولد شوارع |
| Kaptan, eminim bu av tüfeğinin nereden geldiğini merak ediyorsun. | Open Subtitles | أكيد تتعجب أيها الربان من أين أتيت ببندقية الصيد هذه |
| Onunla daha önce düzgün şekilde ilgilenmedim ama yalnız ölmeyeceğinden emin olacağım. | Open Subtitles | لم أعتني بهِ جيداً من قَبل لكني أكيد لن أجعلهُ يموت وحيداً |
| - Tabii. Ama ateşin olduğu bir oda sunamıyoruz. | Open Subtitles | أكيد, و لا يمكننا توفير نار كثيرة,مع ذلك |
| Tabii, her kimsesiz kız, bir prenses olmayı düşler. | Open Subtitles | لكن ، أكيد ، كل بنت وحيدة تتمني أن تكون أميرة |
| Tabii ki utanıyor. | Open Subtitles | هل تخجل من , أندى ؟ ؟ أكيد يخجل منى أنا لا أخجل |
| - Evet, Tabii. Ama aramızda kalabilir mi lütfen? | Open Subtitles | ـ أكيد, بالتأكيد ـ وهل نبقيه سراً بيننا؟ |
| Evet, Elbette. | Open Subtitles | نعم, صحيح. أتمنى ان تتحرر, شىء أكيد, نعم. |
| Kurallardan ötürü okulda Elbette. | Open Subtitles | في المدرسة أكيد ، لأن النظام لا يسمح بذلك |
| Elbette, belirtiler varken kanseri teşhis etmek kolaydır. | Open Subtitles | . أكيد من السهل على الناس مثلي . أن يحرز السرطان تقدماً |
| Amaca dair fikrimiz var ama kesin bir şey yok. | Open Subtitles | لدينا أفكار عن الأسباب ، لكن لا شيء أكيد سيدي |
| Şu ise çok kesin: Hayatımızdaki en çok birlik bozan olay olacak ve bence en çok ilham verici şey olacak. | TED | وهذا أكيد: وسيكون هذا أكبر تغيير في حياتنا، وأعتقد إن هذا سيكون أكثر الأمور إلهاما. |
| Bir şey kesin, İçeride değil. | Open Subtitles | هناك شئ أكيد إنه ليس بالداخل إذن ، يجب أن يكون بالخارج |
| Tabi ki, Homer. Buranın sahibinin amcam olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | أكيد ياهومر، قلت لك من قبل أن عمي يمتلك المكان |
| Ona şimdi hiçbir şey söylemeyeceğiz ama söylersek, Kesinlikle dondurmanın bitmiş olduğunu söyleriz. | Open Subtitles | مش هنقولها أي حاجة دلوقتي بس لو قلنالها أكيد هعزمها على آيس كريم |
| eminim son sürat düşeriz ve vücudumuzun şeklinde delik açarız ama ölürüz de. | Open Subtitles | أقصد , أكيد سوف نتسطح أو تحدث ثقباً في أجسامنا ولكننا لن ننجو |
| emin ol giyecek. Ailesi yumurta satmaya başladıktan hemen sonra. | Open Subtitles | أكيد سوف تفعل مباشرة بعد أن تبدأ عائلتها ببيع البيض |
| Onu gördüm. Tek gözü kocaman açıldığına göre o da beni görmüş olmalı, anne. | Open Subtitles | رأيته وانه أكيد رآني رأسه له عين واحدة كاملة، ماما |
| Sana karşı çok fazla açık olmadığıma da dikkat etmiş olmalısın. | Open Subtitles | إذن أكيد لاحظت أني لست من الأشخاص التي ستخبرك عن نفسها |
| Ve sen benim adımı kullandığında Kesinlikle hoş Olur, bayım. | Open Subtitles | وأنت أكيد ترحب باستخدام اسمي, سيدي. ماك باين. |