| Ultron şehri ele geçirdiğinde, babam kalan halkı yeraltına indirdi. | Open Subtitles | جلب أبي الناس إلى تحت الارض بعد ان سيطر ألترون عليها |
| Öylece Ultron'un tuzağının ortasına yürümediniz değil mi? | Open Subtitles | انكم لم تقعوا فى فخ ألترون |
| Bu, o olabilir Bruce. Ultron'u yaratmanın anahtarı bu olabilir. | Open Subtitles | قد يكون هذا يا (بروس) المفتاح لصُنع (ألترون) |
| Bu şeyi Ultron programına uygulamak istiyorum ama Jarvis böylesine yoğun bir veri şematiğini indiremez. | Open Subtitles | أريد تطبيق هذا على برنامج (ألترون) لكن (جارفيس) لا يمكنه تحميل بيانات بهذه الكثافة |
| Bu üzerinde durduğumuz savunmasız mavi gezegenin ise Ultron'a ihtiyacı var. | Open Subtitles | هذا العالم، الأزرق الضعيف بحاجة إلى (ألترون) |
| Senin adın Ultron. Bay Stark tarafından tasarlanan Küresel Barışı Koruma Programı'sın. | Open Subtitles | "أنت (ألترون)، برنامج مبادرة حفظ سلام عالمي صممه السيد (ستارك)" |
| Ultron hepsini silmiş. Kaçış aracı olarak da interneti kullanmış. | Open Subtitles | (ألترون) محاه واستخدم الإنترنت وسيلة للهروب |
| Cin şişeden çıktı. Ultron açık bir şekilde tehlike teşkil ediyor. | Open Subtitles | ها قد بدأ الجنون (ألترون) خطر واضح وحتمي |
| Strucker, Ultron'ın bilmemizi istemediği bir şey biliyormuş demek. | Open Subtitles | (ستراكر) عرف شيئًا لم يُريدنا (ألترون) أن نعرفه |
| - Ultron'ı bulana kadar önerebileceğim pek bir şey yok. | Open Subtitles | إلى أن نجد (ألترون) ليس لدي الكثير لأقدمه |
| Ultron'ın müttefikleri olan şu çocuklar tam bir baş belası. | Open Subtitles | (ألترون) لديه أولئك الحلفاء هؤلاء الفتيه، إنهم أوغاد حقًا |
| Ultron'ın bizi ayırmaya çalıştığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم أن (ألترون) يحاول تمزيقنا إربًا، أليس كذلك؟ |
| Ultron, onun ve görevi arasında duran tek şeyin İntikamcılar olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول (ألترون) أن المنتقمين هم الوحيدون الذين يحولون بينه وبين مهمّته |
| Ultron'ın temel bilinci o. Bilgi kalabalığı. Yakında... | Open Subtitles | إنه أساس الإدراك لـ(ألترون) والضجّة المعلوماتيّة، قريباً.. |
| Ultron, dünyayı kurtarmakla yok etmek arasındaki farkı göremiyor. | Open Subtitles | لا يمكن لـ(ألترون) أن يعرف الفرق بين إنقاذ العالم وتدميره |
| Hayattadır kesin yoksa Ultron gelir suçumuzu yüzümüze vururdu. | Open Subtitles | إنها على قيد الحياة وإلا كان (ألترون) ليمزّق وجوهنا |
| Ultron, öfkeli olduğu için Jarvis'in peşine düşmemişti. | Open Subtitles | لم يسعى (ألترون) وراء (جارفيس) لأنّه كان غاضباً |
| Jarvis'in işletim matrisinin Ultron'ınkini alt edebileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | وأنت تفترض أنّ نظام عمليات (جارفيس) بإمكانه هزم نظام (ألترون)؟ |
| Ultron'un, kişiliğinin göz alıcı bir yanı olduğunu düşündüğü öldürme sorunlarının olmadığı asıl halini yaratma fırsatı bu. | Open Subtitles | تلك هي الفرصة يمكننا صُنع ذات الـ(ألترون) دون تلك الأخطاء القاتلة التي يعتقد أنّها شخصيّته |
| Kızın güçleri, akıllarımızdaki korku, Ultron, hepsi Akıl Taşı'ndan gelme. | Open Subtitles | قواهم، والأهوال الكامنة بعقولنا و(ألترون) نفسه كل ذلك نابعٌ من حجر العقل |