| Hayır, hepsi beyaz Protestan, mülk sahibi erkeklerdi. | Open Subtitles | ،كانوا جميعهم بيض، بروتستانت وذكور أصحاب أملاك |
| Bu mülk nesillerdir eniştemin ailesindeydi. | Open Subtitles | هذا العقار كان من ضمن أملاك عائلة نسيبى لأجيال. |
| Noterin, malı olan dürüst insanlara verdiği ödünç para. | Open Subtitles | هو أن يقوم كاتب العدل بتسليف اولئك النزهاء الذين يملكون أملاك يرهنوها |
| Özellikle de malikane adalet bakanına ait olunca. | Open Subtitles | خاصة حينما تكون هذه الإقطاعيات من أملاك وزير العدل. |
| arazi sahibi. | Open Subtitles | إنه صاحب أملاك يدفع ضريبة كبيرة و يتبرع بالكثير من المال |
| Beni kabul edersen, evlenirsen, sana kalbimi, elimi, sahip olduğum her şeyi öneriyorum. | Open Subtitles | إذا كنتِ من نصيبي سأهب لكِ قلبي وكل ما لدي من أملاك وكل شي |
| Sen varlıklı bir kadınsın. Ben bile seninle evlenebilirim. | Open Subtitles | أنتِ امرأة ذات أملاك هلتمانعينلو تزوجتك! |
| Bunu senin mülkünde bulursak, ne anlama gelir biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعرف ماللذي يعنيه إذا وجدنا المخدرات في أملاك عائلك |
| Hatta müteahhit veya mülk idarecisi ya da bakım, tamir ekibine bile benzemiyorlar. | Open Subtitles | لا يبدون حتى محاموا عقود ولا مدراء أملاك أو رجال الصيانة |
| Çoğunlukla ufak şeyler; mülk ve otomobil hırsızlığı. | Open Subtitles | غالباً أشياء بسيطة, أملاك خاصة وسرقة سيارات. |
| Tatil evi yapmak için bir mülk mü arıyorsun? | Open Subtitles | يبحثون عن أملاك لبناء منزل العطلة معًا ؟ |
| UMUMİ MEZAT İLANI, HACİZ SEBEBİYLE, KİŞİSEL mülk SATIŞI | Open Subtitles | "معروض للمزاد العلني، بيع أملاك منقولة وغير منقولة" |
| Adına herhangi bir mülk, ödenmiş bir vergi yok. | Open Subtitles | لا رخصة قيادة لا أملاك باسمه ، لا ضرائب |
| Bu, çalıntı malı satma suçuna girer. Baban ne derse desin tutuklanırsın. | Open Subtitles | حسناً، ذلك يعد بيع أملاك مسروقة وسيتم إعتقالك، بغض النظر عما يقوله والدك |
| Her taraf bazı alçakların malı. | Open Subtitles | جميعها أملاك للتافهين لدينا أفواه لنطعمها |
| Sürücüye ait bir eşya bizde ve ona geri vermek istiyoruz. | Open Subtitles | لدينا أملاك تعود للسائق ونريد أن نعيدها له |
| Konu arazi ve parayla ilgili olduğunda her nedense şüphe ediyorum. | Open Subtitles | حينما تكون هناك أملاك كبيرة ... أو أموال لا أعرف لماذا أرتاب... |
| Merhum ailenin mallarına şu anda kimin sahip olduğuyla alakalı. | Open Subtitles | المهم الآن، من تحصّل على ملكيّة أملاك العائلة المفقودة؟ |
| Siz, bayım... varlıklı bir adama benziyorsunuz. | Open Subtitles | - أنتَ يـا سيّدي تبدو مثل رجل صـاحب أملاك |
| Ailenin mülkünde uyuşturucu bulursak, araştırmak zorundayız. Bunu biliyorsun. | Open Subtitles | إذا وجدنا مخدرات في أملاك عائلتك سيكون علينا أن نحقق في هذا الأمر |
| - Adam kaçırmaya yardım, federal bir soruşturmayı engelleme, çalıntı mal satma! | Open Subtitles | سأمسك بك على المساعدة و التحريض على الخطف التدخل في تحقيق فيدرالي و بيع أملاك مسروقة |
| Bu yasadışı mülke girme, hırsızlık, haneye tecavüz. | Open Subtitles | هذالايهمني. إنه عمل غير نظامي وأقتحام أملاك خاصة |
| Adı Darcy. Muazzam bir serveti ve Derbyshire'da büyük bir malikanesi varmış. | Open Subtitles | أسمه السيد دارسى وهو ذو ثروة ضخمة بالأضافة الى أملاك فى داربشير |
| Tanrım, sence yaşlı Bayan Hallet'in en değer verdiği mülküne yağmadan yalanmayı mı isterdim? | Open Subtitles | هل تعتقدى انى أريد ان يقبض على من أجل سرقه أغلى أملاك السيده العجوز هيلت ؟ |
| Bir kızı var. Rosings'in ve malvarlığının tek varisi. | Open Subtitles | ابنة واحدة، وريثة (روزينجز) و أملاك كثيرة جداً |