| Pastor Skip bu çocuğun bir anne ve baba tarafından yetiştirilmesi gerketiğini söyledi. | Open Subtitles | قال القسّ سكيب هذا من اجل الطفل لكي يكون له أمّ و أبّ. |
| Fransızların dediği gibi, bueno el lucko sana, Futbol anne. | Open Subtitles | حسنا، كالرأي الفرنسي، حظ سعيد لكي يا أمّ كرة القدم |
| Sadece Christian evleniyor diye erkek öğütücüsü olmaya devam etmek zorunda değilsin, anne. | Open Subtitles | فقط لأن زَواج الكريستين لا يَعْني بأنّك يَجِبُ أَنْ تَستمرَّ رجل بندر، أمّ. |
| 2 metreden bodruma düşmüş iki çocuk annesi genç bir hanım geldi. | Open Subtitles | أمّ شابة بطفلين تعرضت لسقطة مداها مترين بسبب زلة قدم على الرصيف |
| Çocuğun annesi evlilikten dolayı Çek vatandaşı olsa bile o hâlâ bir Rus. | Open Subtitles | بالرغم من أنّ أمّ الولد قد إكتسبت الجنسية التشيكية بالزواج فهي ما زالت روسـية |
| Sorun sadece bende mi yoksa bu turistleri ayırt etmek giderek zorlaşıyor mu? | Open Subtitles | هل يحدث هذا معي فقط، أمّ أنّ المرء لمْ يعد يُفرّق بين السيّاح؟ |
| Bugünkü üçüncü test, anne Ayı. Yumurtan gebe, buna hiç şüphe yok. | Open Subtitles | الإختبار الثالث اليوم، أمّ الدبّ، أنت حبلى، ليس هناك سؤال حول ذلك. |
| Bunu anlamak için teneke adam olmaya gerek yok. anne olmak yeterli. | Open Subtitles | لا يستلزم الأمر أن أكون إمرأة حديديّة ، فقط كوني أمّ كافيًا |
| Kosta Rika'daki 30 metrelik dev ağaçların altında bir başka anne, yavruları için sağlayabileceği en iyi koşulları sağlamaya çalışıyor. | Open Subtitles | هنا، ثلاثون متراً أسفل ظلّة الغابة الكوستاريكية، أمّ مخلصة أخرى تتأكّد أن لدى صغارها أيضاً أفضل بداية ممكنة في الحياة |
| Teşekkür ederim bana bir anne gibi yakın davranmadığın için. | Open Subtitles | لذا شكراً لكِ لعدم تصرّفك بأيّ شئ قريب من أمّ |
| Satış elemanlarının yalnız bir anne olmamı hep avantaja çevirmek istediklerini hissederim. | Open Subtitles | فأنا أحس أن كثير من مندوبي المبيعات يرغبون فقط بإستغلال أمّ عازبة |
| Bilirsin işte, normal dediğim, bir anne, bir baba... bir köpek falan işte. | Open Subtitles | حسنٌ،أعني بالعائلة الطبيعية أمّ وأبّ وكلب وتلك الأمور |
| Onların ailem olmadıklarını biliyordum, ama kendi anne babamı hatırlamıyordum. | Open Subtitles | عرفت بأنّهم ما كانوا أبويّ، لكنّي لم أتذكّر أمّ أو أبّ. |
| Faye'ın annesi Yahudi olduğumuzu sanıyor. | Open Subtitles | أمّ فاي تَعتقدُ بأنّنا يهود. فقط يَماشي. |
| Hiç değilse senin çocuğunun bu duyguyu bilen bir annesi olacak. | Open Subtitles | على الأقل لك سَيكونُ عِنْدَكَ a أمّ الذي يَفْهمُ ما يَحسُّ. |
| Nick'in annesi gerçek bir revü kızıydı. | Open Subtitles | أمّ نيك كَانتْ فى الحقيقية فتاة استعراض فى لاس فيغاس |
| Gerçekten çikiyor muyuz yoksa sadece senin bir gay desteğin miyim? | Open Subtitles | هل أنا حقّا قرينك في الزفاف أمّ أنّي مجرّد دعامة شاذة؟ |
| Zaten aynı odada bulunamayan bir Annem ve babam var. | Open Subtitles | لانى بالفعل لدى أمّ وأبّ لا يَستطيعُان البَقاء في نفس الغرفةَ. |
| Peki, tüm sorunIarınızın sebebi oIan berbat bir anneyim. MutIu musun? | Open Subtitles | حسناً، إنّني أمّ بشعة، مَنْ المسؤول عن كلّ مشاكلكما، أيها القنوع؟ |
| Mandras'ın annesinin evine, bir bavul dolusu kıyafet hariç, elim boş mu gideyim? | Open Subtitles | أذهب إلى بيت أمّ منّدرس و لا شيء معي سوى حقيبة ملابسي؟ |
| Benim de şeyimi, başka bir 10 kiloluk bebek parçalayacak. Tatlım, şu açıdan bak, sen o kadar harika bir annesin ki Tanrı bizi tekrar kutsuyor. | Open Subtitles | ،عزيزتي، أنظري للأمر من هذه الناحية لقد باركنا الرب مجدداً لأنكِ أمّ عظيمة |
| Ne harika bir annen var, değil mi? | Open Subtitles | يالها من أمّ عظيمة هذه التي تملكها، أليس كذلك؟ |
| Bir annenin oğulları nasıl annelerinden uzak kalırlar? | Open Subtitles | كيف يبقى أبناء أمّ بعيدا بعد سمع ندائها خارج إليهم؟ |
| Elime onca kişinin kanı bulaşmış olduğu halde, öz oğlumun annesini öldüremedim. | Open Subtitles | بكلّ الدمّ على أيديي أنا لا أستطيع أن إقتل أمّ إبني الخاص،... |
| Oluklardan akan sular Han halkının Çin medeniyetinin anası adını verdiği platonun ana nehrine bereketli sarı toprağı taşımaya başlamış. | Open Subtitles | الجداول التي تصرّف المجاري حمل التربة الصفراء الخصبة إلى نهر الهضبة الرئيسي، معروف ان شعب الهان أمّ الحضارة الصينية. |
| Eğer tek bir anneye bunun ne için olduğunu açıklayabilseydik, haberlerden gurur duyardı ama biz Ahmet'i bir kumarda kaybettik. | Open Subtitles | إذا أمكننا أن نوضّح فقط إلى أمّ ماذا ربحنا منها ؟ لأخبرناها لجعلها فخوره لكنّنا فقدنا أحمد في مُقامرة |
| Biliyor musun, ben Pelagia'nın annesine rastladığımda başka biriyle nişanlıydı. | Open Subtitles | تعرف ، عندما قابلت أمّ بليجي كانت مخطوبة لشخص آخر |
| Ben Kral'ın annesiyim! Bana ne yaptıklarını öğrendiğinde neler olacağının farkında mısın? | Open Subtitles | أنا أمّ الملك، هل ستعلم ما الذي سيحدث حين يعرف ما عمل بيّ؟ |
| Baban, sevgilisinin annesiyle tanışıyor demek. | Open Subtitles | أبوك يقابل أمّ صديقته. هذه خطوة هامّة للغايّة. |