| Filmi beğenmedim diye başkalarının da beğenmeyeceğini düşündüğüm için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني إفترضت أن الآخرون سيكرهون الفيلم لأنني كرهته كان ذلك خاطئاً |
| Dinle, kendimi kaybettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | إسمع، أنا آسفة لأنني فقدت عقلي قليلا سابقا |
| Majesteleri'ne söylemek zorundaydım. Sizi kızdırdığım için özür dilerim. | Open Subtitles | كان لابد لي ان اخبر جلالتك أنا آسفة لأنني جعلتك غاضبا |
| Seni iyi yetiştirdiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني ربيتك كي تصبح ولداً جيداً |
| Bakın, insanlarınızdan birini incittiğim için üzgünüm ama tehdit edilmiş hissettim ve tehditle baş etmenin tek bir yolunu bilirim. | Open Subtitles | إنظروا , أنا آسفة لأنني جرحتُ أحد رجالكم لَكنني شَعرتُ بالتّهديد وأنا أَعْرفُ فقط طريقة واحدة للتَعَامُل مع التهديد |
| Daha fazla kalıp kutlamalar katılamayacağım için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني لن أمكث مّدة أطول لأساعدك بالأحتفال. |
| İlanlarımı asmanı istediğim için özür dilerim, ama sana çekilmeni tavsiye ediyorum. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني طلبت منك تعليق منشوراتي و لكنني أقترح عليك الإنسحاب فوراً |
| O halde, önce ben dileyeyim. Küfürlü konuştuğum için özür dilerim. | Open Subtitles | سأعتذر أولاً، إذن أنا آسفة لأنني أستخدم الشتائم |
| Olmamı istediğin anne... olmadığım için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني لم أكن الأم إن كنت تريد لي أن أكون. |
| İşleri garipleştirdiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني جعلت الأمر غريباً بعض الشيء |
| Beverly, bunu sana söylemek zorunda olduğum için özür dilerim. | Open Subtitles | حتى تتمكن من الاستمرار في حياتها بيفرلي ، أنا آسفة لأنني يجب أن أكون الشخص الذي سوف يقول لك هذا |
| Öylece çıkıp gittiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | حسناً أنا آسفة لأنني خرجتُ من المطعم بهذا الشكل |
| Bak dinle, geçen gece söylediğim saçmalıklar için özür dilerim. | Open Subtitles | واسمعي، بخصوص ليلة البارحة أنا آسفة لأنني قلت تلك الأشياء لم أقصدها، اتفقنا؟ |
| Beklettiğim için özür dilerim ama emin olmak istedim. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني جعلتك تنتظر و لكنني أردت أن أتأكد |
| Bak, şampanyayı evine gönderdiğim için üzgünüm, ben başını belya sokmak istememiştim. | Open Subtitles | إسمع، أنا آسفة لأنني أرسلت الشراب إلى منزلك لم أقصد أن أعرضك للمشاكل. |
| Ağzımdan kaçırdığım için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني أفصحت . لقد كان الأمر صعباً |
| Bugün okula gelmek zorunda kaldigin için üzgünüm, anne. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني أجبرتكِ على المجيء إلى المدرسة، أميّ. |
| Sen her neysen o bana kolay gelmediği için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني لست على فطرتك، أياً كانت. |
| Tuvalet mevzusunu açtığım için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني كنتُ فظةً للغاية في كلامي عن الحمام قبل قليل. |
| Ve oğlunu tanıyamayacağım için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني لن أرى هذا المولود الجديد. |
| Braçiol pişirdiğim için özür dilememi mi? | Open Subtitles | أنا آسفة لأنني طبخت البرجول؟ |