| Seni biliyorum. Kör bile olsam senin kim olduğunu bilecektim. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُك حتى إذا كُنْتُ أعمى أنا أَعْرفُ مَنْ أنت |
| Gitmemiz gerektiğini biliyorum ama, ikinize de söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ بأن علينا الذهاب لاكن هنالك شئ أريد أن أخبركما به |
| Bunun olmaması için herşeyi verirdim. Benden hoşlanmadığını biliyorum ama nasıl bir erkek olduğumu sanıyorsun? | Open Subtitles | بأمانة، أنا أَعْرفُ أنّك لا تَحْبُّني، لكن أَيّ نوع من الرجال تحسبني؟ |
| biliyorum, çünkü bunu bana çok bilge bir Türk söyledi. | Open Subtitles | و لم يستجب لها. أنا أَعْرفُ لأن هذا التركي الحكيم كبير السن أخبرَني. |
| Tek bildiğim sonunda güçlerimizi aldığımızda kaçırdıklarımızı yakalamak için çabalayıp durduğumuz. | Open Subtitles | كُلّ أنا أَعْرفُ ذلك، عندما أصبحنَا أخيراً سلطاتنا تَدْعمُ، شَعرَ مثل نحن كُنّا نُجاهدُ للحاق. |
| Onlardan kurtulmanın bir yolunu biliyorum | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ طريقة تمْكِنُنا من التخلّصَ مِنْهم سريعاً |
| Bende atlar hakkında birkaç şey biliyorum. - Peki ya dergi ? | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ بعض الأشياء عن الخيولِ ماذا عن المجلة؟ |
| Onun iş numarasını ezbere biliyorum. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ عدد عملها عن ظهر قلب. حَسناً، ثمّ. |
| Ama en çok cevizli dondurmayı sevdiğinizi biliyorum. | Open Subtitles | بالرغم من أن، أنا أَعْرفُ مفضّلكَ نكهة آيس كريمِ بقانُ زبدِ. |
| Mahkeme emri olmadan dolabımı açamazsın. Haklarımı biliyorum. | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُ فَتْح خزانتُي بدون تفويض أنا أَعْرفُ حقوقَي |
| Hey, bu gece nereye takılacağını biliyorum ve Jemma'nın Vip salonuna bileti var. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ أين سيتدلى اللّيلة وجيما عِنْدَهُا التذاكرُ في غرفةِ الجلوس الخاصّةِ |
| Şey Steven'ın fındık ezmeli çikolatalı kurabiyeleri sevdiğini biliyorum. | Open Subtitles | حَسناً، أنا أَعْرفُ ستيفن يَحبُّ فستقاً كوكيز رقاقةِ زبدِ الشوكولاتيةِ. لذا أَذْهبُ إشترِ أولئك؟ |
| Geçmişte, işleri berbat ettiğimi biliyorum. ama ben değiştim, yemin ederim! | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ بأنّني لخبطتُ في الماضي، ولكنني تغيرت الأن |
| O şeylerin ne olduğunu biliyorum ve görmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ ما ذلك المادة، وأنا لا أُريدُ رُؤيته. |
| Peki, durumun kötü göründüğünü biliyorum ama biz iyi niyetliydik. | Open Subtitles | الموافقة، أنا أَعْرفُ هذا يَبْدو في حالة سيّئة، لكن قلوبَنا كَانتْ في المكانِ الصحيحِ. |
| Küçük işletmelere hiç saygı duymayan büyük şirketlerle mücadele etmenin... ne kadar zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ كَمْ هو صعب أَنْ تكمل ضدّهم تكتلات صعبة جدا الذي ما أصبحَ أي إحترامِ لرجالِ الأعمال المحليّينِ. |
| Çünkü onu güvenli bir yere götürdüğünü biliyorum. | Open Subtitles | ' يَجْعلُ أنا أَعْرفُ بأنّك أَخذتَها في مكان ما سلامة. |
| Tanışmadığımızı biliyorum ama Andrew'in raporundan sonra, sizin hakkınızda her şeyi biliyor gibiyim. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّنا لم نجتمع، لكن بعد تقريرِ أندرو، أَشْعرُ أنا أَعْرفُ كُلّ شيء عنك. |
| Bay Sunberg'in biraz kafadan kontak olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ السيد سنبيرغ يُمكن أَن يَكُون مخبول قليلاً |
| Babamın neler yapabileceğini çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | أبي عَمِلَ ذلك فقط لذا أنا أَعْرفُ بأنّه يُمْكِنُ أَنْ. |
| Çok iyi bildiğim tek şey, görüştüğüm adamla sorunlarımı konuşmadığım için, birçok ilişkiyi mahvettiğim. | Open Subtitles | الشيء الواحد الذي أنا أَعْرفُ ذلك خرّبتُ الكثير مِنْ العِلاقاتِ مِن قِبل مَا ناقشَ الأشياءَ خارج مَع الرجلِ بِأَنِّي يَرى. |