| Yok, Ben sadece yüzümü göstermeye geldim. Ve gösterdim de. | Open Subtitles | لا, أنا هنا فقط لكي أُظهر وجهي وقد فعلت ذلك |
| Buraya sadece şu film gecesinin Joe'nun evinde olacağını söylemeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لإخباركم ليلة الفيلم تم نقلها إلى منزل جو |
| Salkın altına işeme. Sadece yardım için buradayım. | Open Subtitles | لا تتبول فى ملابسك الداخلية أنا هنا فقط لمساعدتك |
| Pete, eşyalarını kutulamamı istediği için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأن بيت طلب مني تغليف بعض الأمور |
| Seni veya abini öldürmek gibi bir arzum yok. Buraya sevgilimi almaya geldim sadece. | Open Subtitles | لكن ليست لدي أي رغبة في قتلك أو قتل أخاك أنا هنا فقط من أجل إحضار عشيقتي |
| Olmaz, sadece hafta sonu için gelmiştim. | Open Subtitles | أجل.. لا أنا هنا فقط في عطلة نهاية الأسبوع |
| Ben burada sadece İşimi Yapıyorum. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لإنجاز عملي |
| Burada olmamın tek sebebi Chicago vatandaşları için iyi şeyler yapmak. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأقوم ببعض الخير لشعب شيكاغو |
| Yardım etmek için burdayım ve erken geldin çok güzel | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأساعد و أنتِ هنا باكراً و هذا طبعاً جيد جداً |
| Ben sadece içki almak için buradayım. Bana ne isim istersen takabilirsin. | Open Subtitles | أنا هنا فقط كى أشترى مشروبات يمكنك أن تنادينى بما تريد |
| Ben sadece, aileleri adına çocuklarla ilgilenmek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأهتم بالأطفال نيابة عن الأهل |
| Bu mümkün değil. Ben sadece nasıl çalıştığını göstermek için geldim. | Open Subtitles | هذا غير ممكن أنا هنا فقط لأُريك كيفية تشغيلها |
| - Ağaç uzmanıyım ben. Buraya sadece ağaçlara bakmaya geldim. | Open Subtitles | أنا مختص بالأشجار أنا هنا فقط لألقي نظرة على الشجرة |
| Baştan açık konuşalım. Buraya sadece profesyonel sebeplerden geldim. | Open Subtitles | حسناً لنكن واضحين أنا هنا فقط لأسباب مهنية |
| Ben Buraya sadece onu bir güzel silkelemeyin diye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا فقط حتى أتأكد أن يخرج من هنا بصفقة عادلة |
| Sadece kötü bir adamı yakalamak için buradayım. Eğer bu iş zor olacaksa, olsun. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأمسك على شخص سيء إذا كان صعبا جداً، فليكن |
| Sadece şu duman detektörünü kurmak için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا فقط من أجل أن أضع جهاز كاشف الدخان |
| Haftasonu için geldim. Yüzücü birliği toplantısı için. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لعطلة نهاية الأسبوع، فهناك مباريات للسباحة في الولاية |
| Bana değmez. Ben sevgilimi almaya geldim sadece. | Open Subtitles | لأنه لا يعنيني الكثير أنا هنا فقط لإحضار عشيقتي |
| Aslında sadece müzik kağıtlarını almak için gelmiştim. | Open Subtitles | أتعلمي أنا هنا فقط لأحظر ورقة الموسيقى لها |
| Ben burada sadece insan ilişkileri için bulunuyorum. | Open Subtitles | أنا هنا فقط للتواصل بالناس |
| Burada olmamın tek sebebi kendimi öldürecek cesaretimin olmaması. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأنني لا أملك الشجاعة لقتل نفسي |
| Seçimlerinle ilgili sana öncülük etmek için burdayım | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأنصحك وأساعدك حول اختباراتك |
| Ben İsveç'te yaşıyorum, orada çalışıyorum. Burada yalnızca tatildeyim. | Open Subtitles | أنا أعيش بالسويد ، أعمل هناك أنا هنا فقط للعطله |