| Hayır, hayır, hayır. o ve ben kesinlikle aynı konularda konuşmuyorduk hatta ... hatta şeyden önce bile... kazadan. | Open Subtitles | كلا، لا، أنا وهي لم نكن على وفاق حتى قبل هذه الحادثة |
| o ve ben, diğerlerinden kat kat daha iyiydik. | Open Subtitles | أنا وهي, كنّا الأفضل الأوائل هناك بعيداً |
| Şey anla işte, o ve ben şey olur muyuz? | Open Subtitles | لا أدري .. أن نكون أنا وهي مقدرين لبعضنا؟ |
| Ben ve o her şeyi farklı görürdük. Hatırlayabildiğim kadarıyla hep böyle. | Open Subtitles | .. أنا وهي كان لدينا وجهات نظر مختلفة دائماً على حسب ما أتذكر |
| Sadece onunla ben... buradan çok uzak bir yere gittiğimizde... döneceğim yaratıcı. | Open Subtitles | وعندما نرحل بعيداً عن هذا المكان إلى مكان أنا وهي بمفردنا، سوف أعود يا صانعي. |
| Ve onunla sevişirken tüm saçmalıklar yok oluyor... sadece o ve ben kalıyoruz... ve evet, kendimi onunla kaybediyorum ve... onun da kendini benimle kaybettiğini görebiliyorum... ve beraber kayboluyoruz. | Open Subtitles | وعندما نفعله كل الهراء الذي يدور ببالي يتلاشى ونبقى فقط أنا وهي نعيش تلك اللحظة وأجل, أنا أفقد وعي فيها |
| Ama kış bittiğinde o ve ben, her zamanki rutin yaşamımıza döndük. | Open Subtitles | لكن في الوقت المناسب عدنا أنا وهي لممارسة روتيننا العادي. |
| Yani Daniel ile ne olursa olsun o ve ben sonsuza kadar bağlandık. | Open Subtitles | بغض النظر عما يحدث مع دانييل أنا وهي سنكون مرتبطتين للأبد |
| Çocuk doğmadan önce baş başa seyahate çıkacaktık. Sadece o ve ben. | Open Subtitles | كنا سنسافر معاً أنا وهي فقط قبل أن يولد الطفل |
| Üzgünüm... ama o ve ben birlikte birkaç saat harcamaya karar verdik... bir motelde. | Open Subtitles | إنيمتأسف... لكن أنا وهي قررنا أننمضيمعاًبضعةساعات... في نزل |
| Sadece o ve ben, iki ayrı şey. | Open Subtitles | إنه فقط أنا وهي ، شيئان منفصلان |
| Bak, o ve ben, ikimiz de kendi yolumuza gittik. | Open Subtitles | انظري, أنا وهي, كلانا فعل أشياء |
| Belki, Londra'da, o ve ben yeniden karşılaşırız. | Open Subtitles | وربما في لندن أنا وهي سنتقابل مرةً أخرى |
| Dünyada sadece o ve ben vardık ama birlikteydik. | Open Subtitles | أنا وهي فقط في العالم، لكن لدينا بعضنا. |
| o ve ben gireceğiz, sen geride dur tamam mı? | Open Subtitles | أنا وهي سنقتحم، وأنت تراجعي، مفهوم؟ |
| Babam öldükten sonra sadece Ben ve o kaldık. | Open Subtitles | لقد بقينا لوحدنا أنا وهي بعد موت والدي |
| Olduğu yerde bırakacaksın. Ben ve o çok kalmayacağız. | Open Subtitles | ستتركها مكانها سنرحل أنا وهي بسرعة |
| Bilmiyordum. Ben ve o şu aralar pek konuşmuyoruz. | Open Subtitles | لا أعرف أنا وهي مختلفتان الآن |
| Ben çocukken geri gelmemiş olsaydın ve her şey değişmemiş olsaydı onunla ben bir araya gelecektik. | Open Subtitles | لو لم ترجع عندما كنت لا أزال صبى ... لكان كل شيء تغيّر لكنّا أنا وهي معاً ... |
| Sadece ikimiz çıkarız ve böylece benden artık korkmaz. | Open Subtitles | لوحدنا أنا وهي حتى لا تخاف مني مرةً أُخرى ؟ |
| Metres, Her ne kadar onu ve beni, tanımlamak için en kötü kelimede olsa. | Open Subtitles | عاشق، إلا أنها كلمة خشنة جداً لتفسير ما نحظى به أنا وهي |
| Yani sen, onun ve benim birlikte olmamızdan dolayı üzülmez misin? | Open Subtitles | لذا إنكِ , لستِ حزينة بعلاقتنا أنا وهي أن تبدأ؟ |