| Gayet iyi biliyorsun ki 21.yüzyıl böyle bir şeye sahip değil. | Open Subtitles | أنت تعلمى جيداً أن القرن الواحد العشرين ليس به شيء مثلها |
| biliyorsun eve gidebilirsin, bütün bunları bırakabilirsin. | Open Subtitles | أنت تعلمى أنك تستطيعى العودة للوطن الرحيل من كل هذا |
| Benim insan olmadığımı biliyorsun o yüzden neden korktuğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | أنت تعلمى أنى لست أنسان لذا فأنى لا أفهم ما تخافى منه بالطبع تستطيعى أستخدام الالة |
| Heather, David'in, Roger'a olan kazayla bir alakası yok, biliyorsun. | Open Subtitles | هيثر, أنت تعلمى أن دافيد ليس له دخل بما حدث إلى روجر |
| Ne demek istediğimi biliyorsun. | Open Subtitles | عن ماذا تتحدث ؟ أنت تعلمى عن ماذا أتحدث |
| biliyorsun, merhamet, 7 ölümcül günah içinde en kötüsüdür. | Open Subtitles | أنت تعلمى أن الشفقة واحدة من الخطايا السبع المهلكة . |
| Sen de biliyorsun, o benim için zor bir doğumdu. | Open Subtitles | و أنت تعلمى إنّى لا أتحمّل هذه العملية |
| biliyorsun, o hayvanlar çok vahşi. | Open Subtitles | أنت تعلمى إنهم حيوانات شريرة, حبيبتى |
| Her yerde o var biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلمى, أنه فى كل مكان الأن |
| Ellerle. biliyorsun, karışmamaya çalıştım. | Open Subtitles | أنت تعلمى , حاولت ألا أقول شئ |
| - Paranın mutluluk getirmediğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلمى أن المال لا يشترى السعاده - يجب أن تنضج . |
| - Ne dediğimi gayet iyi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلمى بالضبط ما أتكلم عنه |
| Bunu biliyorsun. Yapma ama. New York'a gidiyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلمى هذا ( هيا , سوف تذهبين إلى ( نيويورك |
| Bunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلمى أنك مجنونة؟ |