| İyi bir yumruğun var ama hareketlerin tahmin edilebilir. | Open Subtitles | أنت تملكين قبضات جيدة ولكن حركاتك متوقعة |
| Bacaklarındaki damarlara bakarsak "mavi bir şeylerin" var zaten. | Open Subtitles | مع العروق التي بين أقدامك أنت تملكين شيء قديم مسبقاً |
| Televizyon kanalında harika bir işin var ve benim karışık aşk hayatıma yardım etmek için vakit bulabiliyorsun. | Open Subtitles | أنت تملكين ذلك العمل الرائع في التلفزيون و لا زلت تملكين الوقت لمساعدتي في حياتي العاطفية البائسة |
| - Zaten o, senin! - Üzerine bir otel daha koyayım. | Open Subtitles | أنت تملكينها أنت تملكين كل شيء |
| Adam ölüyor ve sende şirketin yarısına sahipsin. | Open Subtitles | . و بدلاً من ذلك، مات الرجل و أنت تملكين الآن نصف الشركة |
| Güzel saçların var ama onları daha şey göstermeliyiz. | Open Subtitles | أنت تملكين شعراً رائعاً لكن يجب أن نقوم بشيء ما حياله لنجعله يبدو أكثر أهمية |
| Paran var, yaşlısın ve ihtiyacın yok. | Open Subtitles | أنت تملكين المال ، وكبرت في العمر ولا تحتاجين إليه |
| Yani o kağıdı imzalamak için bir saatin var yoksa o para yok olup gider. | Open Subtitles | أنت تملكين ما يقارب الساعة لتقومي بتوقيع ذلك أو أن جميع ذلك المال سيختفي |
| Çok koca bir ağzın ve bir sürü dişin var. | Open Subtitles | أنت تملكين فمًا كبيرًا,يا فتاة, والعديد من الأسنان. |
| Çok koca bir ağzın ve bir sürü dişin var. | Open Subtitles | أنت تملكين فمًا كبيرًا,يا فتاة, والعديد من الأسنان. |
| Burada kimsede olmayan bir şey var sende | Open Subtitles | أنت تملكين شيء لا يملكه أحد هنا |
| Çok temiz bir kokun var, tatlı badem ağaçları gibi. | Open Subtitles | أنت... تملكين رائحة نقية ...مثل مثل رائحة الصابون باللوز |
| Ne? Dünya kadar vaktin var | Open Subtitles | أنت تملكين كل الوقت الموجود في العالم |
| Şu an ona yardım etmek için bi fırsatın var | Open Subtitles | الآن, أنت تملكين فرصة لمساعدته. |
| Ona söylediğim tek söz "Çok güzel sesin var"dı. | Open Subtitles | الكلمات الوحيدة التي قلتها لها كانت "أنت تملكين صوتاً عذباً" |
| Sonuna kadar gidebilmek için gereken şey senin damarlarında var. | Open Subtitles | أنت تملكين هذا داخلك طوال الطريق |
| Sonuna kadar gidebilmek için gereken şey senin damarlarında var. | Open Subtitles | أنت تملكين هذا, إقطعي الطريق بأكمله |
| Telefonum sende, ama ona bakmıyorsun bile. | Open Subtitles | أنت تملكين هاتفي ولا تتحقين من رسائله |