| Bu randevuyu aldığı için şanslısın. Sıranın ne kadar olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه حصل لك على هذا الموعد، أتدري كيف هي قائمة الإنتظار؟ |
| Yüzünün ortasına, iki delik açmadığım için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه ليس لديك فتحتان في رأسك |
| Seni öldürmeme izin vermedikleri için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه غير مسموح لي بقتلك, |
| Tüm hayatını felç etmediği için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه لم يَشُلّك مدى الحياة |
| Kafana sıkmadığı için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه لم يضع دائرة في رأسك. |
| Gidip evinde oturabildiğin için şanslısın, Ted. Benim böyle bir şansım yok. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه يمكنك الجلوس في المنزل تيد" ، ليس لديّ هذا الخيار" |
| Dişlerini dökmediği için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه لم يقتلع لك أسنانك |
| Ölmediği için şanslısın. Ben mi şanslıyım? | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه لم يمت - أنا محظوظ؟ |
| Öldürmediği için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه لم يقتلك. |
| Seni oracıkta tüttürmediği için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه لم يقتلك |
| Patlamadığı için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه لم ينفجر |
| Kalıcı olarak kör olmadığın için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه ليس عمى دائم |
| Hepsi seninkinden olmadığı için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أنه لستم جميعاً |