| Sadece özür dilemek için bu kadar yolu Gelmen gururumu okşadı. | Open Subtitles | أشعر بالأطراء أنك أتيت كل هذا الطريق لتقوم بتصحيح الأمور |
| Üçüncü mevkide Gelmen çok yazık. | Open Subtitles | للأسف أنك أتيت في الدرجة الثالثة |
| Gelmene sevindim, ama artık gitmelisin. | Open Subtitles | حسناً, أنا مسرور أنك أتيت, لكن الآن عليك المغادرة. |
| İyi, gelmişsin. Bir şeyler ye. | Open Subtitles | ،جيد أنك أتيت تناول بعضا من الطعام |
| Beni öldürmeye geldiysen bu bugünlerde bile, bu o kadar kolay değil. | Open Subtitles | لو أنك أتيت لقتلى ففى هذه الأيام هذا ليس بالشىء الهين حسنا |
| Sonra sen geldin ve onları öldürdün. | Open Subtitles | ثم أنك أتيت وقتلتهم |
| bir iddia uğruna o kadar yolu Geldiğin için üzgünüm ama seni aramasını falan söylemedim yani. | Open Subtitles | أنا لم أطلب منها الاتصال بك، وتعلم, أنا آسفة حقا أنك أتيت كل هذه المسافة بسبب نداء كاذب. |
| Daha önce gelmiş olsaydınız, peder. Lütfen böyle düşünmeyin... | Open Subtitles | لو أنك أتيت مبكراً قليلاً ..أرجوك لا تفكر |
| O zaman iyi ki bana gelmişsiniz... sizi göğsüme bastırıp saçınızı okşayarak... her şeyin yoluna gireceğini söylerim. | Open Subtitles | من حسن حظك أنك أتيت إلي إذاً سأضمك إلى صدري وألمس لك شعرك وأقول لك إن كل شيء سيسير على ما يرام |
| Olur da uyanırsa, ziyaret için geldiğini söyleriz. | Open Subtitles | إن استيقظت, سنخبرها أنك أتيت للزيارة من الغابة |
| Buraya yaralı Gelmen çok yazık. | Open Subtitles | من المؤسف أنك أتيت إلى هنا مصابا |
| Buraya Gelmen çok hoş. Bunun için minnettarım. | Open Subtitles | من الرائع, أنك أتيت هنا أقدر ذلك جداً |
| Yeşu, bana Gelmen yeter bile. | Open Subtitles | يشوع يكفي جدا أنك أتيت لي |
| Yeşu, bana Gelmen yeter bile. | Open Subtitles | يشوع يكفي جدا أنك أتيت لي |
| Gelmen harika. | Open Subtitles | عظيم جداً أنك أتيت. |
| Benimle birlikte Gelmene çok sevindim. Gelmeseydin gerçekten çok üzülürdüm. | Open Subtitles | -انا سعيدة أنك أتيت معي , لو لم تأتي لكنت حزينة |
| Gelmene sevindim. | Open Subtitles | سعيدة أنك أتيت. |
| Tedbirli gelmişsin bakıyorum, komutan. | Open Subtitles | أرى أنك أتيت متحضراً لهذا، أيها الرقيب. |
| İnanamıyorum, bana karşı öyle iyisin ki kapıma kadar gelmişsin. | Open Subtitles | ...لا أصدق ذلك، أنك أتيت بنفسك إلى أعتاب بابي |
| Beni öldürmeye geldiysen bu bugünlerde bile, bu o kadar kolay değil. | Open Subtitles | لو أنك أتيت لقتلى ففى هذه الأيام هذا ليس بالشىء الهين |
| Buraya onu öldürmeye geldiysen şimdiden söylemiş olayım buna müsaade etmem. | Open Subtitles | لو أنك أتيت هنا لقتله سوف أقول هذا لك الآن لن أدع هذا يحدث |
| sen geldin İyi ki. | Open Subtitles | من الجيد أنك أتيت. |
| Çok şükür ki sen geldin. | Open Subtitles | الحمدلله ، أنك أتيت |
| Savaş baltalarını kuşanmayıp bizimle Geldiğin için sağ ol. | Open Subtitles | أنك أتيت هنا ولوحت بالعلم الأبيض |
| Geldiğin için gerçekten mutluyum. | Open Subtitles | أنا ممتنة للغاية أنك أتيت حقًا |
| Üç yıl önce gelmiş olsaydın onu sarhoş görmezdin. | Open Subtitles | لو أنك أتيت خلال السنوات الثلاثه الماضيه ماكنت لتتعثر |
| Kampa ölmek üzere olan 800 çocukla girdiğinizde bazıları gerçekten düşüyor ve önümde ölüyordu sanki onları kurtarmaya gelmişsiniz gibi düşünüyorlardı. | Open Subtitles | عندما تذهب إلى معسكر يحتوي على 800 طفل ومنهم من سقط امامي ومات يعتقدون أنك أتيت لخلاصهم |
| Buraya mücadele etmek için geldiğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنك أتيت إلى هنا بحثاً عن تحدٍ. |