| - Bu şekilde hissetmene sevindim. - Oh evet, biliyorum, biliyorum. | Open Subtitles | أنا مسرورة أنك تشعرين بهذه الطريقة نعم, أعلم, أعلم |
| Nasıl oldu bilmiyorum ama kendini iyi hissetmene sevindim. | Open Subtitles | لا أعرف كيف ولكن أنا مسرور أنك تشعرين بتحسن |
| Aramızda hiçbir şey olmadığını söyleyemezsin. Bir şeyler hissettiğini biliyorum. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقولي بأنه لا شئ بيني وبينك أعلم أنك تشعرين بذلك |
| Erin, bir seferinde doğru yolda olduğunu hissettiğini söylemiştin. | Open Subtitles | إيرين، مرة قلت أنك تشعرين بأنك على الطريق الصحيح |
| Her şeyin bozulmuş, zehirli gibi geldiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك تشعرين أن كل شيء فاسدًا ملوثًا. |
| Bak bunun sana gerçek gibi geldiğini biliyorum ama sana yardım bulabiliriz. | Open Subtitles | اسمعي... أفهم أنك تشعرين أنه حقيقي. لكننا نستطيع تقديم المساعدة. |
| Becky, kendini çok kötü hissediyor olmalısın. Ama en azından bu evlendikten sonra olmadı. | Open Subtitles | أعرف أنك تشعرين بالحزن لكن على الأقل لم يحدث ذلك بعدما تزوجتما |
| Burada tek başına çalışırken kendini yalnız hissediyor olmalısın. | Open Subtitles | لا بدّ أنك تشعرين بالعزلة هنا تقومين بالعمل لوحدك |
| Kendini tehdit edilmiş hissetmene üzüldüm. | Open Subtitles | أعتذر أنك تشعرين بالتهديد حيال ذلك |
| Böyle hissetmene üzüldüm. | Open Subtitles | أنا آسف أنك تشعرين بهذا |
| Böyle hissetmene sevindim. | Open Subtitles | جيد، أنا سعيد أنك تشعرين بذلك |
| Kendini terk edilmiş hissettiğini biliyorum, ama çok zor zamanlar atlattık ve ben önemli kararları, üzerlerinde en azından birkaç ay düşünmeden verecek adamlardan değilim. | Open Subtitles | أعلم أنك تشعرين و كأنه تم التخلي عنك و لكننا مررنا بوقت عصيب و حرج و أنا لست من النوع الذي يتخذ القرارات المهمة |
| Bak, mektuplarında bana yazdıklarından dolayı kendini savunmasız hissettiğini biliyorum. | Open Subtitles | انظرى ، أعرف أنك تشعرين بالضعف بسبب ما كنت تكتبين لى |
| Bunun ne kadar korkutucu olduğunu ve ne kadar güçsüz hissettiğini anlıyorum. | Open Subtitles | أفهم كم هذا مرعب، و مقدار العجز الذي لا بد أنك تشعرين به |
| Şu anda öyle gibi geldiğini anlıyorum Margaret ama... | Open Subtitles | أتفهم أنك تشعرين بهذا الآن لكن يا "مارغريت"... |
| Suçlu hissediyor olmalısın. O yüzden buraya geldin, değil mi? | Open Subtitles | لا بد أنك تشعرين بالذنب، لهذا السبب قدمت، صح؟ |
| Gittiği için kendini çok yalnız hissediyor olmalısın. Üzgünüm. | Open Subtitles | أعتقد أنك تشعرين بالوحده و هي بعيده عنك |
| Üstünden koca bir yük kalkmış gibi hissediyor olmalısın. | Open Subtitles | لا بد أنك تشعرين بأن ثقلا إنزاح عنك |